04 - 19 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek olan 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali bünyesinde 16 Nisan 2009 Perşembe günü saat 21:30'da Pera Müzesi Sinema Salonu'nda saat 21:30'da Gösterilecektir !
1990’lı yıllarda meydana gelen olaylar sebebiyle, 40.000’e yatın insan hayatını kaybetti. Milyonlarca Kürt, köylerinden ve kasabalarından kopartılarak Türkiye metropollerine sürüldü. Bu süreç gerek ekonomik, gerekse kültürel anlamda önemli tahribatlara sebep oldu.
Pırdesur, Dersim,( Tunceli ) Pülümür’e bağlı bir köydür. Yerleşik halkın önemli bir bölümü göç etmiştir. Oluşan boşluk ise daha yüksek dağ köylerinden gelen ve bölgeyi terk etmek istemeyen insanlar tarafından doldurulmuştur. Çoğunlukla yaşlı yada engellilerden oluşan yeni nüfus ekonomik, sosyal sıkıntılar kadar zorlu doğa koşullarına karşı da mücadele etmek zorundadırlar. Köyde yaşayan 50 civarındaki insanların yüzde 80’e yakını yardıma ihtiyaç duyabilecek kadar yaşlı yada önemli fiziksel engelleri mevcut olan insanlardır. Ama en önemli özellikleri tüm zorluk ve bedellere rağmen Dersim’i terk etmeyi düşünmemiş ve tüm zorluklara rağmen bedel ödeyerek burada yaşamaya devam eden insanlar olmalarıdır.
Film, köyde yaşayan insanların her birinin kendine özgü, bizim için sıradan sayılabilecek ancak kendileri için hayati öneme sahip sorun ve sıkıntılarını aktarmalarıyla başlamaktadır. Güneşe karşı edilen duayla başlayan hareketlilik, köyde yaşayan insanların gün içerisindeki zamanlarda neler yaptıklarını takip ederek sürmektedir. Halkın günlük yaşantıları içerisinde, küçücük bir köyde çok ayrı dünyalara, farklı yaşam modellerine, önceliklere ve sıkıntılara tanıklık etmekteyiz. Tüm sorun ve sıkıntılarla mücadeleye bir anlamda “alışmış” bulunan köy halkı tüm zorluklara rağmen hayatlarını devam ettirir. Ancak, kar yağışının şiddetlenmesiyle birlikte, bir atasözüne tekrar hak verilir : "Tüm dertler üst üste gelir" Kar yağışıyla birlikte, köyün de üzerinde bulunduğu şehirlerarası karayolu çığ nedeniyle kapanır. Yollarda rehin kalan sürücülerin yardıma ihtiyaç duyan köylülerin kurtarmasıyla devam eder. Ancak sıkıntı bununla da bitmez. "Devletin mazotu bitince" bir haftalık esaret günleri başlar... Yollar kapanır, ardından elektrikler kesilir, telefon bağlantılarını çığ kopartır, köyün tek bakkalı ilçede mahsur kalır, evlerde "stoklanan" yiyecekler tükenir... Kimi bunu fırsata çevirmeye çalışırken, kimi yardıma muhtaç insanlar ellerinde olanı pay etmeye çabalarlar...
Filmin Yapım amacı : Film, sınırlı da olsa Türkiye’deki milyonlarca kişiyi kapsayan göç olgusuyla birlikte yıkılan ekonomik ve sosyal dengenin yarattığı tahribatı aktarmayı hedeflemekle birlikte, uzun yıllardır merkezi hükümetler tarafından yok sayılan ve bir kez daha aynı akıbete uğrayan insanların yaşadığı sıkıntıların politik argümanlardan uzak, sıradan hayat hikayeleriyle aktarılarak gerçeğin gösterilmesi amacıyla hazırlanmıştır . Filmin çekilmesindeki asıl amaç ise göç etmiş olan yakın akraba yada herhangi bir nedenle Dersim ile gönül bağı kurmuş insanların empati yaratmalarına yardımcı olmak ve dayanışma duygularını harekete geçirmelerini amaçlamıştır.