Hükümetin içinde milliyetçi akımın başını çektiği milletvekilleri sözde Kürt açılımından rahatsız olmuşlar hükümetin son dönemde Kürtlere bakışı bayağı degişmiş diye artık Kürtleri 90'lı yıllardaki gibi her gün asit kuyularına atmaktan vazgeçmişler diye...
Bu milletvekilleri sözde kardeşimiz AKP hükümetinin neden açılımda bahsettiğinden içerlenmişler adı 'milli birlik' de olsa rahatsız ediciymiş, çünkü bu toprakta sadece bir halk yaşıyormuş, O da Türk halkı (tek bayrak tek dil tek millet) sayıları 20'yi geçen sözde milletin vekilleri hükümetün Kürt politikasına karşıymış. Kürtlere yapılan yaptırımın yetersiz kaldığını düşünüyor-lar-mış...
Başbakanın da kendi özüne dönmesi gerektiğini söylüyor-lar-mış daha önce Hakari'de yaptığı konuşmayı istiyor-lar-mış (ya sev ya terk et) Kürtlerin demokratik haklarını dile gitirmek için alanlara aktığı dönemdeki söylemini istiyor-lar-mış... (Çocuk ta olsa kadın da olsa hakimlerim savcılarım güvenlik güçlerim gerekeni gerektiği yerde yapacaktır) diyen basbakanlarını istiyor-lar-mış...
Kürtlere yönelik yapılan siyasi soykırım, yüzbinlerin oyunu alarak seçilmiş iradelerin ellerine kelepçe vurularak cezaevine atilmalari yeterli değilmiş henüz 13 yaşındaki Ceylan'ın ölümü üniversiteli Aydın Erdem'in gündüz ortası Diyarbakır'da katledilmesi de yeterli değilmiş. Sayıları 2000'i geçen BDP'li siyasetçilerin tutuklanması DTP'nin kapatılmasi ve genelbaşkan Ahmet Türk vekil Aysel Tuğluk'un milletvekilliğin düşmesi yeterli bir yaptırım değilmiş....
Meclis'te bulunan 20 BDP'li milletvekili hakkında açılan davalar 1000 yılları asan cezalar yetmezmiş yeni yaptırımlar lazımmış onun için hafta içinde bir bildiri yayınlayacaklarmış Kürtlere gösterilen bu muammaya karşı (Kürtlere ölümü gösterip sıtmaya razı eden) hükümetin tutumu çok demokratik olduğunu basına açıklayacaklarmış çünkü en iyi Kürt ölü Kürttür anlayışına devam edilmeli...
Peki hükümetin içindeki bu 20 milletvekiline karşılık AKP'nin içinde bulunan 75 Kürt kökenli milletvekillerinin tavrı ne olmuş şimdi de ona bakalım bu vekillerin başını başbakanın deyimiyle atom karınca çekiyormuş, bu vekil kardeşlerimiz de başbakan hazretlerine çıkarak Kürt siyasetçilere yapılan siyasi soykırımdan rahatsız olduklarını belirtmişler, her gün onlarca gözaltına alınan basında da taş atan çocuklar olarak bilinenlerin derhal serbest bırakıması gerekiyormuş.
Ceylan'ın Aydın Erdem'in katillerinin yakalanıp mahkeme huzurunda hesap vermeleri gerekiyormuş TMK mağduriyetinde 4 yıllık sürede 28 bin çocuk yargılandı, sadece 2006 olaylarinda 9'u çocuk 14 kişi öldürüldü. TMK da yapılan değişiklikler binlerce çocuğa onlarca yıl cezalar verilmiş TMK'nın derhal değiştirilmesini istiyoruz, Kürt sorununun çözümünde sorunun gercek muhataplarıyla masaya oturmamız lazım. Anayasa değisikliği için başta BDP ve diğer sivil toplum örgütlerin taleplerine kulak vermeliyiz. Newroz alanlarındaki milyonların muhatap gösterdiklerini görmezden gelemeyiz, bunları yapamazsak halkın içine gidemeyiz.
Bölge halkının ilk isteği aş-iş bölge halkı barışı huzuru refahı istiyor, kültürel hakların anayasal güvenceye alınmasını istiyorlar, hem siyasi hem askeri operasyonların derhal bitmesini istiyor. Barış için silahların susması güven ortamının sağlanması için karşılıklı diyalog ve jestler istiyor bunun için öncelikle barajın düşürülmesi, TMK'nin degiştirilmesi hatta bir genel af bile gerekiyor.
Anaların 10 yaşındaki Beritanlarin, Berivanlarin 10'larca yıl ceza almalarına -ölümlerine tahammullleri kalmamış...
Yani 'sayın başbakanım biz hükümet olarak ya bölgenin bu taleplerini gözden geçiririz ya da biz bölge vekilleri olarak partideki konumumuzu gözden geçiririz diyor-lar-mış'
Evet yazımızın milliyetçi vekillerin tavrı gerçek yani milliyetçi akım tekrardan hortlamaya başlamış ikinci ise her zamanki gibi bir hayal bir umut bir Kürt olarak hakça masumanece bir istekti. Bölge halkı olarak iktidarın içindeki vekillerden beklediğimiz ya da hissel olarak, onurluca insanca yaşamak adına bir talepti. Ama gel görki bir hayalden bir rüyadan öteye gitmeyen masumane bir istekti bu...
Peki hükümetin içindeki bu Kürt kökenli vekilleri bölge halkı için ne yapıyormuş bir de ona bakalım. Önce üzülerek belirteyim ki şeref adına, onur adına haysiyet adına hiçbir sey ypamamış ve yapmıyacağı da kaç yıllık pratiğinde anlaşıllmaktadır. Adeta başlarını kuma gömmmüşler Kürt sorununu görmezden geliyorlar, gözlerin önünde öldürülen aydınları Ceylanları göremiyorlar. Her gün yakalanan onlarca Bawerleri Beriwanlari görmedikleri gibi yaslarından çok daha fazla ceza alıp cezaevlerine götürülen Berfinlerini çığlıklarını duymadıkları görmedikleri bir yana bir de bölgeye gelince hükümetin avukatlığını yapmaktan asağı kalmıyorlar. Öyle ki bölge bakanlarından biri Diyarbakır'daki bir toplantıda aynen söyle diyordu: 'BDP'li siyasetçilerin yakalanmalarını çok görmeyin unutmayın ki 90'lı yıllardaki gibi kimseyi asit kuyularina atmıyoruz deme yüzsüzlügünün kendisinde bulabiliyor (ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye devam)
Anayasa değisikliğinde Kürtlerin talepleri adına tek bir cümle dahi duyamayız agızlarından. Bu vekiller halkın vekilleri degil olamaz da zaten yüzde 10'luk anti-demokratik baraj olmasaydı bunlarin hiçbiri seçilmezdi. Bunlar halkın vekilleri degil, bunlar paravan şirketlerin patronları ihalecilerin başındaki yetkili paralı devlet memurları. Bölge halkının kanlarını emen korucu baslarının komutanlarıdır. Bunlar hükümetün bölgedeki taşeronlari ve parali avukatlarıdır.
Bundandır ki Kürt sorununun çözümünde 75 kişi olmalarına rağmem muhatap olamıyorlar. Muhataplıkta 20 kişilik BDP'li vekiller ilk sırada yer alıyorlarsa bu onlarin şereflice duruşlarındandır. Halkin içinden gelmedir, halkın gerçek temsilcileridirler. Şimdi niye bu 75 milletin sözde vekilleri neden bu sorunu çözmek için muhatap alınmadıkları alınmayacakları bir daha iyi anlamalılar Mecliste 20 kişilik bir gurubu olan BDP'liler tüm baskılara rağmen birinci muhataptır. En demokrat muhalefet olma özelliğindedir.
Bölge halkınınsa gerçek temsilcileridirler, onurlu bir yaşam için onurluca yaşamak ve yaşatmak için Mecliste bulunan tüm Kürt kökenli vekillerin konumlarını bir daha gözden geçirmeleri gerekmektedirler...
BEHÇET YILMAZ
Yorum gazetesinden alınmıştır