KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, başından vurularak ağır yaralanan Tatlıses’e ilişkin saldırıyı kınadığı açıklamasında, kendilerine işaret eden haberleri de yalanladı.
KCK’nin açıklaması şöyle: “Kürt sanatçı İbrahim Tatlıses’ e karşı İstanbul’da alçakça bir silahlı saldırı gerçekleşmiştir. Bu saldırıyı ve saldırıyı yapanları nefretle kınıyor, değerli sanatçı İbrahim Tatlıses’e acil şifalar diliyoruz. İbrahim Tatlıses ve ailesine ve tüm sevenlerine geçmiş olsun, diyoruz.
'TATLISES ÖZGÜRLÜK HAREKETİNE HEP SAYGILI OLDU'
Yoksul bir halk çocuğu olarak Urfa’da doğup büyüyen, İbrahim Tatlıses Kürt halkının özgürlük davasına ve özgürlük hareketine hep saygılı davranmayı bilmiştir. Zarar vermemeye özen gösteren ve bir Kürtsever olan İbrahim Tatlıses, Kürt halkına katkılarından dolayı kendisine karşı davalar da açılmıştır. Bu açıdan bizim hareket olarak İbrahim Tatlıses’ ten rahatsız olma gibi bir durumumuz söz konusu olmamıştır. Bu nedenle hareketimiz ve hareketimizin yörüngesinde hareket eden herhangi bir birimin İbrahim Tatlıses’e karşı herhangi bir saldırıyı düşünmesi ve yapması asla mümkün değildir.
'ÇARPITMA VE YALAN'
Buna rağmen Türk basınında bazı çevreler muhtemel şüpheliler arasında hareketimizi de hedef göstermektedir. Bu tamamen Türk sömürgeci devletinin ve onun özel savaş organlarının hareketimizi terör örgütü olarak gösterme çabasının bir sonucu olarak gelişen bir çarpıtma ve yalandır. Her şeyden önce şu açık bir gerçek ki, PKK hareketi ona-buna silahlı saldırı yapan bir hareket değil, mazlum Kürt halkının en masum hakları talebiyle yola çıkan bir Özgürlük Hareketidir. Bunu terör göstermek veya yapılan her saldırının altında PKK’yi işaret etmek tamamen bir çarpıtmadır.
'DEVLETLE İLİŞKİLİ OLMADAN BU ŞEKİLDE SALDIRI MÜMKÜN DEĞİL'
Diğer önemli bir hususta muhtemel şüpheliler hep Kürt kaynaklı çevreler olarak gösterilmektedir. Ya Kuzey Irak’ tan ya da PKK’den bu saldırı gelmiştir, diyerek Kürtler hedef gösterilmek istenmektedir. Biz Kuzey Irak denilen, Güney Kürdistan’dan kaynaklı olup- olmadığına ilişkin kesin bir şey belirtmek durumunda değiliz. Fakat tüm Kürtlerin suçlanması kasıtlıdır. Her şeyden önce şurası kesindir ki, olayın oluş biçimi ve sonuçları herhangi bir amatör kişi veya grubun yapacağı bir şey olmadığını göstermektedir. İstanbul gibi bir yerde herhangi bir devlet biriminden ilişki ve yardım almaksızın bu biçimde profesyonel bir saldırıyı yapmak mümkün değildir. Bu açıdan bu saldırının arkasında organizeli daha derin güçlerin olduğu açık ortadadır. Buna rağmen hedef saptırmaya dönük beyanatlarda bulunmak ve yayın yapmak belli bir amaca dönük olarak yapıldığı açıktır.
'PKK TARİHİNDE HANGİ SANATÇIYI VURDU?'
Biz bu çevrelere şunu söylüyoruz. Otuz üç yıllık PKK tarihi boyunca, PKK hangi sanatçı ve yazarı vurmuştur? Nerede sanatçı ve yazarlara silahlı saldırı yapmıştır? Açık ki, böyle bir şey yoktur. Sanatçılara, yazarlara ve aydınlara PKK saldırı yapıyor, tehdit yapıyor, gibi iddialar tamamen art niyetli olup, haklı bir dava yolunda olan Kürt Özgürlük Hareketini bir şiddet ve terör örgütü olarak göstermek büyük bir vicdansızlık, adaletsizlik ve alçaklıktır.
Kürt halk gerçekliğini görmek istemeyen, onun haklı davasını hep terör olarak gösterip çarpıtan bu çevrelere çağrımız şudur: elinizi vicdanınıza koyun. Artık bu yalanlara son verin. Gerçekleri doğru görün, diyoruz. Gerçekler görülmediği müddetçe, Kürt sorunun da çözülemeyeceği ve barışın da gelemeyeceği bilinerek bundan vazgeçilmelidir. Türkiye toplumu ve barışa hizmetin yolu da budur.”
Suikastte 3 senaryo
ORTAK: Bir yıl önce Talabani’nin akrabası Abdülkadir Talabani ve Saddam Hüseyin’in oğlu Uday’ın eski ortağı Rojdi Said ile Dihok,Hewler ve Süleymaniye’de on binden fazla daireden oluşan dev inşaat projesine ortak olmuştu. Projenin adına ise Güney Kürdistan’da çok sevildiği için “Desti Beheşti Tatlıses” (Tatlıses’in Cennet Bahçeleri) verilmişti.
Ancak bugüne kadar sadece 2 bin 700’ü villa ve apartman bitirilmişti. Ödeme yapılmayınca işçilere de ücretleri verilmiyordu. Sonunda işçiler işi bıraktı, inşaatlar yarım kaldı. İşçiler ANF’ye durumu bildirince Tatlıses ajansımızı arayarak, işçilere cebinden para verdiğini söylemişti. İki ortağıyla restleşen Tatlıses’in ölümle tehdit edildiği, hatta Hewler’de savcılığa giderek suç duyurusunda bulundu. Son iki buçuk aydır Hewler’e gidemeyen Tatlıses’in göre yakın çevresine “Ortaklarım ağırdan alıyor. ‘Herkes Tatlıses Konutları’ diye alıyor, şöhretim satıyor” demişti.
Kürt yönetiminin davetiyle Kürdistan’a giden Tatlıses'in en son piyango işi de iptal edilmişti. Sonuçta Tatlıses’in Kürdistan’dan ciddi zararla çıkmıştı.
TEFECİ: İkinci ve en çok üzerinde durulan iddia ise yüksek miktarda borcu olan Tatlıses’e organize bir tefeci çetesi yüksek faizli para verdi. Ancak borcunu ödeyemiyordu ve çete liderine yüzlerce milyon dolarlık dev inşaat projesinin gerçekleşmesi halinde borçlarını ödeyebileceğini söylemişti. Ancak çete, alacağı para karşılığında Tatlıses’e “Malvarlığını sat” şeklinde baskı yapıyordu. Çete üyeleriyle telefon konuşmaları izlemeye takılırken, Tatlıses ölümle tehdit ediliyordu.
SAUNA ÇETESİ: Son iddia ise Ergenekon dosyasına da giren Tatlıises’in Sauna çetesi tarafından ölümle tehdit edilmesi. Çetenin iddianamesine göre Tatlıses, 300 bin dolar para isteyen çete lideri Kasım Zengin tarafından ölümle tehdit edildi. Bunun üzerine Kasım 2010’da Şişli Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu, ancak savcılık dosyayı Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’e gönderdiği belirtiliyor.
KÜRT YÖNETİMİ: İDDİALARI ARAŞTIRIYORUZ
Tatlıses’e yapılan saldırıyla ilgili gözlerinden çevrildiği Güney Kürdistan’da bir açıklama geldi. Federe Kürdistan Hükümeti Dış İlişkiler Sözcüsü, KDP’li Safin Dizai, Tatlıses'e yönelik saldırının Kürt bölgesiyle bağlantısı ihtimalinin zayıf olduğunu söyledi. Tatlıses'in bölgede son yıllarda ticari ilişkiler içerisinde olduğunu söyleyen Dizai, "Saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Olay Türkiye'de olmuş Irak ile bağlantı kurmak yanlış olur. Türk hükümeti gibi biz de iddiaları araştırıyoruz" dedi
ANF