Futboldaki şike iddianamesinde; Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, İstanbul BŞB'de forma giyen İskender Alın'ı tanımadığını söylediği yer aldı:
"Ben 7 yıldır Beşiktaş Spor Kulübü Başkanlığı görevini yürütürüm. 2010 yılında yönetim kurulunda değişiklik oldu, Serdar Adalı yönetime girdi ve Asbaşkan oldu. O dönemden beri futbol komitesinin doğal olarak da yapılacak transferlerin faaliyetlerini kendisi yürütüp koordine etti. Bizim kulüpte yerli futbolcuların alınması, seçilmesi sürecinde teknik direktörün teklifi çok önemlidir. Çünkü istemediği futbolcularla çalışma durumunda kaldığından ilerde sıkıntısıyla karşılaşılır. Geçen yıl Alman kökenli bir teknik direktörümüz vardı. 2011 Nisan başında kendisi ayrıldı. Yardımcılığını yapan ve daha önce de kulübümüzde futbol oynamış olan Tayfur Havutçu ile anlaştık. Başlangıçta sözleşme yapmadık. Bizim takımda yabancı kökenli çok sayıda futbolcu bulunur ve bunlar Avrupa çapında kalburüstü futbolculardır. Bu nedenle futbolcuların teknik direktörle uyumu, özellikle yabancı futbolcuların yerli teknik direktörle uyumu çok önemlidir. Uyumunu görmek açısından sezon sonuna kadar kendisiyle çalışmaya karar verdik"
TÜRK TEKNİK DİREKTÖR İSTİYORDUK
"Aslında yabancı teknik direktörlerle çok sıkıntı yaşamıştık. Bu nedenle yerli teknik direktör istiyorduk. Kupayı aldıktan sonra da kendisi ile sözleşme imzaladık. Ben kulüp başkanlığı dışında aile olarak da yoğun işlerimiz olması nedeniyle özellikle son bir yıl kulüpte bu tür transfer işlemlerini fazla takip etmiyordum. Daha özellikli Avrupa çapında üst düzeyde futbolcu transfer durumu olursa devreye giriyordum. Kupa maçı öncesinde İBB'de oynayan İbrahim Akın ve İskender Alın isimli futbolculara kulübümüzden Serdar Adalı'nın ve teknik direktörümüzün transfer teklifinde bulunması olayından haberim yoktur. O dönem bu mevzu bana açılmadı. İbrahim Akın eski futbolcumuz olduğu için ayrıldıktan sonra da hemen hemen her yıl kulübe tekrar geri dönmesi gündeme gelen bir futbolcuydu. Ben İskender'i futbolcu olarak da bilmiyordum. Serdar Adalı ve Tayfur Havutçu'nun kendilerini transfer etme girişimlerinden haberdar değildim. Ancak transfere dönük girişimler belli bir aşamaya gelince bana bu hususta bilgi verilmesi söz konusu olurdu."
FUTBOLCULARI TANIRDI
"Ben Yusuf Turanlı'yı geçmişte de tanırdım. Şu an futbolcu olarak isim veremem ancak futbolcularla yoğun tanışıklığı ve irtibatı olan ve menajerliğini yaptığı çok sayıda futbolcu bulunan birisiydi. Resmi menajerlik yapamamasına rağmen genelde futbolcular transfer sürecinde tanıdıkları bu tarz kişileri menajeri olarak takdim edip kendileri ile görüşülmesini istediklerinde doğal olarak bu şahıslarla görüşülürdü. Kulüpler bu şahıslara ödeme yaptıklarında bunu menajerlik ücreti olarak faturalandırırlardı.
BANA BAHSETMEDİLER
"İbrahim Akın bizim kulüpten at yarışları ve kumar merakı yüzünden benim dönemimde gönderilmişti. Ben eğer transfer komitesi kendisi ile görüşüp anlaşsa bile kesinlikle almazdım. Kendi gönderdiğim futbolcumu, aynı şartlarda geri almamın hiçbir manası yoktur. Ben kendilerine dönük transfer girişimleri yapılırken ne kadar para teklif edildi, ne vaatlerde bulunuldu bilmiyorum. Bizim takımda hücum hattında daha çok yabancı futbolcular oynuyordu. 6+2 kuralı gereği takımda kaliteli yerli futbolculara ihtiyaç vardı. Bu nedenle iyi yerli futbolcu bulunduğu zaman transfere dönük girişimler olurdu. Ayrıca bazen aynı takımdan birbiriyle iyi anlaşan iki oyuncunun birlikte transfer edilmesi de söz konusu olabilir. Bu nedenle iyi anlaştığı düşünülerek İbrahim'in yanında İskender'e de transfer teklifi yapılmış olabilir. Ancak yukarıda da söyledim. Ben kesinlikle İbrahim Akın'ın transferine izin vermezdim. Ayrıca İskender de tanıdığım, bildiğim, takip ettiğim bir futbolcu değildir. Fakat teknik direktör izlemiş ve inanmış olabilir. Bu hususta bilgim yoktur .yine kendilerine kupa maçı öncesinde transfer teklif edilmesi sürecinden de haberdar değilim. Ne Serdar Adalı nede teknik direktör Tayfur Havutçu bana bu girişimlerden ve bu düşüncelerinden bahsetmediler"