Galatasaray ve milli takım tarihinin unutulmaz oyuncusuydu. Şimdi, siyasetçi kimliğiyle sokaklara çıktı. AK Parti İstanbul üçüncü bölge dördüncü sıra milletvekili adayı Hakan Şükür, geçmişte tribünlerden, ekranlardan kendisini alkışlayanların oyunu talep ediyor.
Çiçeği burnunda bir siyasetçi olsa da, futbolculuktan getirdiği ünü sayesinde seçim çalışmalarına 1-0 galip başladığını söylemek de yanlış olmaz. Sokaklarda kendini tanıtmak zorunda değil, gören koşarak yaklaşıyor zaten. Televizyon programlarında fikirlerini, eleştirilerini sık sık dile getirdiği için uzun uzun anlatmak zorunda da değil ne düşündüğünü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de 20 yıla yaklaşan dostluğunu, Fethullah Gülen’in ilk nikahında şahidi olacak kadar yakın olduklarını da zaten biliyoruz.
Bugüne kadar sahada olduğu gibi, yaşantısında da kartlarını açık oynayan Şükür, kendisiyle ilgili merak edilenleri yanıtladı. AK Parti İstanbul 3'üncü bölge 4'üncü sıra milletvekili adayı Hakan Şükür'ün açıklamaları:
* Neden şimdi siyasete girdiniz?
Sahadan ayrılalı üç yıl oldu. Antrenörlük kurslarına gittim. Yatırımlarım oldu, bunların peşinde koşturuyordum. Sayın Başbakan ile ilişkimiz çok eskiye dayanıyor, zaman zaman konuşmalarımız arasında geçiyordu bu sohbet. Başbakan’ın doğum gününde, 26 Şubat’ta, Dolmabahçe’deki görüşmemizde teklifte bulundu. Ben de o an nasıl olduysa kabul ettim. Zaten ailece çok yakınız. Yanında olma ihtiyacı duydum.
* Eşiniz ne dedi, nasıl tepki verdi?
Şu anda daha tam olarak meşakkati görmediği için, anlayamadı. Sevindi ancak 25 gündür eve az uğradığımdan “zor işmiş” diyor. Ama hiç sitem etmedi, yaptığım her işte arkamda olmuştur. Çocuklarla hafta sonları ancak birkaç saat görüşüyoruz şu anda. Meclis’e girersem daha yoğun çalışmam gerekecek çünkü çok sistemli çalışan bir parti Ak Parti.
Ben de çok çalışıp, arkadaşlarına “çalış” diyen bir sporcuydum, “Sen çalışıyor musun ki?” denilemezdi.
* Siyasetin genel hizmet amaçları dışında, sizin şahsi olarak gerçekleştirmek istediğiniz hayaliniz, hedefiniz var mı?
Futbol kulüplerinin yaşadıklarıyla ilgili düşüncelerim var. Yönetimlerini kendileri seçiyorlar ve haliyle burada bazı şeyleri değiştiremiyorsunuz. Federasyon özerk, kendi kararlarını uyguluyor. Biz kalkıp çok büyük sporcu ithalatı yapıyoruz, büyük paralar harcıyoruz. Bu paraları hak ettiklerine de inanıyorum. Ama milli takıma dönüp baktığımızda, bu arkadaşların çok istikrarlı bir futbol yapıları yok. Bu oyuncuları yetiştiremiyoruz.
* Kulüpler nasıl yönetilmeli, yanlış olan ne?
Bunlara şu yapıda bir şey yapamıyorsunuz. Bu paraların bir kontrolörü olmalı. Bunu sponsorlar da ister. İstikrarlı bir futbol anlayışımız olamıyor, geçici başarılar yakalıyoruz. Saman alevi gibi bir başarı yakalanıyor, sonra bu yapı yüzünden eskiye dönülüyor. Ben son dönemlerimde sosyalliğin öldüğünü gördüm, odadan odaya chat yapılıyordu, takım arkadaşınızı yemekte görüyordunuz. Mahalle kültürünü, ekip ruhunu kaybediyoruz. Bunu entegre edecek sistemler kurmalıyız.
“Bakanlık sevdam yok ama bana yakıştırıyorlar”
* Futboldan ekmek yemiş bir sporcu olsanız da, şimdi bir siyasetçi olarak, futbolcuların aldığı astronomik ücretleri adil buluyor musunuz?
Ben en az ekmek yiyeniydim. Ama topluma göre aldığınız para yanınızdakilerin beşte biri bile olsa, sosyal çevrenizde çok yüksek algılanıyor. Maalesef, herkesin söylediği bir şey bu; menajer-yönetici-futbolcu ilişkileri laçkalaştı. Benim Avrupa dışında hiçbir zaman menajerim olmadı. “Sen bizim evladımızsın” anlayışı vardı. Bugüne baktığımızda ise; çok büyük rakamlarla gelen yabancı futbolcuların yanına, bu rakamları hak etmeyen yerli futbolculara “Bizimkilere de vermek zorundayız” diyerek o genç çocukları çok erken yaşta çok farklı bir sosyal çevreye büründüren bir anlayışı görüyoruz.
* Futbol-magazin ilişkisine ne diyorsunuz? Mesela kız arkadaşı için sinema kapatan oyuncuların gece hayatını beğeniyor musunuz?
Bu rakamları çok yükseltirseniz sosyal çevreler de değişiyor. Arda’yı söylüyorsunuz, ben o olayın yakın şahidiyim, sinema boşmuş zaten. Arda gibi yerli oyuncuların daha fazla kazanması gerektiğini düşünüyorum ama dirayetli olabilmek için çok zor. Bu unvana kavuştuktan sonra, kendiniz karar verirseniz yaşantınıza, uzun süreli bir spor hayatınız olur. Bu anlamda yöneticilerin iyi yönettiğini düşünmüyorum. Mesela Fenerbahçe şampiyon oldu, tebrik ediyoruz, Alex’in bu başarıda büyük payı var. Bakıyorsunuz, tavırları, aile yaşantısı, örnek bir sporcu.
* Gönlünüzde Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı yatıyor mu?
Benim hiç öyle bir sevdam yok. Herhangi bir yerinde olmak yeterli. Bunu bana öngörüyorlar ama. Vatandaşlar, “Bölgemizden bakan çıkaracağız” diyorlar. Benim hayalimde İstanbul’da Galatasaray’da top oynamak vardı, ona ulaştım, sonra çok büyük başarılar içinde oldum. Bana çizilen çerçevede, ben üzerime düşeni yapmaya talibim.
“Benim beş katım para kazanan yorumcular var”
* TRT’den spor yorumculuğu karşılığı aldığınız ücret çok eleştirildi. Programdan kazancınız neydi?
Yıllık 700 bin TL.
* Bu meblağ, devlet televizyonu söz konusu olduğundan, çok yüksek bir rakam değil mi?
Benim beş katı gelirimi kazanan yorumcuların konuşulmadığı bir ortamda bunun söylenmesine bir anlam veremiyorum. Onlar dillendirilmiyor, TRT olduğu için böyle söyleniyor. Sponsorlarla olmasına rağmen, vergilerden ödendiği söyleniyor. Sanki milletin cebindeki parayı alıyorum havası yaratılıyor. Öyle olsa ben üç yıl bu programa devam eder miyim, beni yakın çevrem iyi tanır, böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını bilinir.
* “Siyasetten ne beklentisi var ki, yılda 700 bin TL’den vazgeçiyor” diye yazılıyor. Buna ne yanıt verirsiniz?
Kişi kendi gibi bilir işi. Doğal haklarıdır, yazar, hesap yaparlar. Ben zaten enerji, inşaat işleriyle uğraşıyorum, ihtiyacım yok. Ama bazıları para için, bazılarıysa hizmet için yaşar. Benim bu tip şeylerle uğraşacak vaktim yok. Şimdi bunu yazan benim onlarca yetimim olduğunu, yüzlerce insana baktığımı biliyor mu ki? Asla söylemem ama mecbur bırakıyorlar. Cebimdeki parayı kefenime koymayacağım.
Uğuru, boynundaki Nazar ayeti
Şükür, çiçeği burnunda bir siyasetçi olarak deneyimli ve tanınmış adaylardan daha fazla sokak mesaisi yapıyor. Her sabah 05.30’da sabah namazıyla uyandığını anlatan Şükür, gece yarısına kadar partinin kendisi için yaptığı programa birebir uyuyor. Sokak sokak gezen, esnaf ziyareti yapan, amatör sporcularla bir araya gelen Şükür, Galatasaraylı taraftarlara da yanında hazır tuttuğu formalardan imzalayıp hediye ediyor. Doğal baldan vazgeçmediğini, gün içerisinde yemeğe vakit bulamadığından simit ile beslendiğini, bir yandan hızla kilo verdiğini anlatan Şükür’ün vazgeçmediği bir uğuru da var; boynundan asla çıkarmadığı nazar ayeti işli gümüş kolyesi...
“İşsizlik konusunda daha fazlası yapılabilirdi”
* AK Parti’nin eksik kaldığını, daha çok çalışması gerektiğini düşündüğünüz bir alan var mı?
İşsizlik yüzde 14’ten yüzde 11’e düştü. Burada daha fazlası yapılabilir miydi diye düşünüyorum. Bu kadar büyük bir başarı öyküsünün içerisinde, bundan sonra çeşitli projelerle bunu yapabiliriz.
* Çok kısa süre oldu ama, “İyi ki siyasete girdim” diyor musunuz?
Bir aydır sahadayız, bir şikayetim yok, mutlu oluyorum insanların sevgisini gördükçe. Ama çok zormuş.
“Başbakan’la çok top oynadık, gayet yetenekli”
* Başbakan’la futbol oynar mısınız? Beğenir misiniz oyunculuğunu?
Tabii çok oynadık. Çok yeteneklidir. Önemli olan iyi pas atmak, çok gol atmak değildir. Futbolun bir görüşü vardır, kendisi de bu görüşe sahiptir.
* Fethullah Gülen ilk nikahınızda şahitti. Kimsenin Gülen ile açıkça yakınlığını ortaya koyamadığı bir dönemde siz objektiflerin karşısına birlikte geçtiniz. Bu yakınlık siyasette bir önyargı, zorluk yaratır mı?
Söylediğiniz doğru, birçok insanın “Ne oluyor?” dediği anda bunu yaptım. Ama çok emin olduğum bir şey varsa, bunu gördüğümde başımın üstüne alırım. Diyalogun, dilimizin, bayrağımızın temsil edilmesi noktasında her şeyimi açarım. Tanımadan bilmeden düşman olan bir yapım hiçbir zaman olmadı. Dünyada Türkiye’ye karşı bakış açısını değiştirdi, ben gördüğüm için söylüyorum. Oraya mensup olmadan da bunu övme hakkına sahipsiniz. Bu Hocaefendi olsun, başkası olsun. Evet, çok ağır eleştiriler aldım. Beni tanıyanlar ise çok iyi bilir ki, kafasının arkasında planı olmayan çok açık biriyim. Onun için ben bunu bir onur olarak görüyorum. Bugünlere gelirken aldığım dualar var. Başta ailemden.
* Siyaset kararınızı nasıl karşılıyor, mesela bir tebrik telefonu aldınız mı Gülen’den?
Çok ani geliştiği için sormaya gerek olacak bir durum olmadı. Telefon da gelmedi. Kendisi insanları yönlendirmeyi sevmez, kader çizgisinde oluyor bazı şeyler. Bir yere giderken ben elimden geleni yaparım ama bir rüzgarın arkamda olması beni daha çabuk başarıya götürür. Ben yelkenimi açtım, iyi şeyler yapacağımı hissediyorum.
MİLLİYET - PAZAR
Kaynak : haber7.com