Kaçınılmaz son ölüm kimilerinin korkulu rüyası. Öyle ki insanlar bu sonla karşılaşmamak ve daha uzun süre yaşamak için sıradışı yollar deniyor. Bilim insanları bu amaç uğruna genetik değişiklikler yapıyor, organizmaların değerlerini değiştiriyor. Ancak bütün bu tıbbi işlemler dışında, bazı insanların garip, hatta iğrenç bulduğu geleneksel yöntemlerden de vazgeçilmiyor.
Radikal'den Alpbuğra Bahadır Gültekin'in haberine göre, ABD’de yapılan bir araştırma, TA-65 adı verilen bir maddeyle yaşlanmanın önlenebildiğini, hatta insanın elinin altından kayıp giden yılların geriye alınabileceğini iddia ediyor. Bilim insanlarının TA-65 adını verdiği bu gıda eklentisi, zamanı geri alabildiği ve kullananları gençleştirdiği söylenen klinik onaylı ilk madde. Bir çeşit ‘geven otu’ olan TA-65, Çin’in ufak bir bölgesinde toplanıyor ve özel bir şekilde harmanlanıyor.
Telomer kısaysa ömür de kısa
Yapılan testler TA-65’in kromozomlardaki telomerlerin kısalmasını önlediğini ortaya koyuyor. Bu arada telomer denilen DNA dizisi, hücrenin ve organizmaların yaşlanmasını tetikleyen bir yapı taşı. Aynı zamanda hücrelerin koruyucu kalkan görevini de üstlenen telomerler ne kadar kısaysa, insan ömrü de o oranda kısalıyor. Bir yandan yaşlanmayı, öte yandan kanseri önleme amaçlı çalışmalarda birincil dayanak noktası olan telomerler, birçok kez bölünerek ölen hücrelerin yerine yenilerinin oluşmasını sağlıyor.
Son yıllarda başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede telomer uzunluğu ölçülerek insanın ne kadar ömrünün kaldığına yönelik testler yapılmakta. Hatta bazı sigorta şirketleri, sigorta anlaşması kapsamında müşterilerine telomer testini zorunlu kılıyor. Zarar etmek istemeyen şirketler, hayat sigortası yaptırmak isteyen fakat ömrü kısa olduğu düşünülen müşterilerine sigorta yapmaktan kaçınıyor. Ancak birçok ülkede bu testlerin yapılması henüz yasal değil. Telomer ölçümlerinin İngiltere’de 2017’den itibaren yasal olması bekleniyor.
Evcil hayvanlara serbest
Her ne kadar TA-65’in ömür uzattığına dair birtakım tıbbi bulgular bulunsa da, bu maddenin insanlar tarafından kullanılmasının henüz erken olduğu düşünülüyor. Maddenin üzerinde bir süre daha araştırma yapacak olan uzmanlar, evcil hayvan mamalarına konulabileceğine yönelik tavsiyelerde bulunuyor. Nitekim ABD’nin Nevada eyaletinde faaliyet gösteren Sierra Science şirketi, TA-65’in insanlar üzerinde kullanımı için onay alma çabalarını sürdürüyor. Ancak bu süreyi bekleyemeyecek olan insanların, köpek maması yiyebilecek kadar umutsuz olabileceği göz önünde bulundurulur mu, orası merak konusu.
Reçetesiz kullanılan ilaç salgını
Bu yöntemler dışında, enerji sağladığı ve yaşlanmayı önlediğine dair birtakım ilaçlar piyasada boy göstermekte. Japon bilim insanları tarafından yapılan ve Bioscience dergisinde yayımlanan bir araştırma, kahverengi alglerde bulunan bir maddenin hücreleri yenilediğine, dolayısıyla kırışıklıkları önleyerek cildi gençleştirdiğini iddia ediyor. Birçok kozmetik şirketi ise kahverengi algleri kullanarak yosun maskesi satışa sunuyor. Dünya genelinde 200 milyar dolarlık işlem hacmine sahip kozmetik sektörünün, yaklaşık yüzde 1’ini oluşturan yosun uygulamaları üzerine yapılan hummalı araştırmaların arkasındaki nedeni varın siz düşünün.
Kahverengi algler ve yosun gibi dahili yollardan tüketilen maddeler dışında, piyasada hap olarak satılan ve bazı ülkeler tarafından yasaklanan birtakım ilaçlar mevcut. ‘HGH’ olarak bilinen ve yaşlanmayı önlediği iddia edilen ‘insan büyüme hormonları’ yasadışı yollardan satılıyor. Ergenlik çağından sonra alındığı ve fazla miktarda salgılandığı takdirde akromegali (kulak, el ve bacak uzuvlarının orantısız biçimde büyümesi) hastalığına neden olan bu hormon haplarının ticareti internet üzerinden yapılıyor. Türkiye’ye de yasadışı yollardan giriş yaptığı tespit edilen bu ilaçların, Bulgaristan üzerinden kaçak olarak getirildiği biliniyor.
En uzun ömürlü ilçe Nazilli
Türkiye’de yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar ise bahsedilen uygulamalara göre daha makul. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü tarafından yapılan bir araştırma, Ege ve Karadeniz bölgelerinde yaşam süresinin daha uzun olduğunu ortaya koyuyor. Son yapılan çalışmaya göre, Türkiye genelinde sayısı 50 bine yakın olan 100 yaş üzeri kişinin, nüfusa oranla en fazla Aydın’ın Nazilli ilçesinde yaşadığı biliniyor. Uzun yaşamın sırrı olarak ise sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve aktif bir yaşam tarzının etkili olduğu düşünülüyor.
Her ne kadar uzmanlar, beslenme ve sporun uzun yaşamanın anahtarı olduğunu belirtse de, dünyanın birçok yerinde uzun bir ömür için uygulanan bazı garip teknikler mevcut. Yılan şarabından idrar terapisine kadar garip sayılabilecek birçok yöntem, ne kadar etkili olduğu bilinmese de muhteviyatıyla dikkat çekiyor. Daha uzun yaşamak isteyen pek çok insan, bilimsel olarak kanıtlanmayan bu ürünleri denemekten kaçınmıyor.
Gençlerle yaşamak
Gençlerle vakit geçirmenin ömrü uzattığı zaman zaman dile getirilen bir iddia. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, gençlerle birlikte yaşayan yaşlı kobayların tüylerinin zamanla siyaha döndüğünü ortaya koyuyor. Ancak gençlerle birlikte yaşamanın insan ömrünü uzattığına dair herhangi bir bilimsel bulguya rastlanmıyor. Tarihte ise Kral Davud’un genç kadınlarla birlikte olarak ömrünü uzattığı iddia edilmekte. Eski Ahit’te, genç ve güzel bir kadın olarak nitelenen Abişag’ın, Hz. Davud’u gençleştirdiği yazıyor. Günümüzde Ortadoğu’nun bazı bölgelerinde uygulanan bu yöntemle kız çocukları, sağlıklı bir yaşam sağladığı gerekçesiyle evlendiriliyor.
Yılan şarabı
Çin’in kuzeybatısında bulunan Guangxi şehrinde araştırma yapan demograflar, 100 yaşını aşmış insan sayısının en fazla bu bölgede görüldüğünü saptadı. Konu hakkında araştırma yapan ve bölge insanının bu denli uzun yaşama sırrını merak eden uzmanlar, ölümsüzlük sırrının özel bir iksire dayandığını belirtiyor. Bölge halkı tarafından sık sık tüketilen bu karışımın içeriği ise biraz mide bulandırıcı. İçinde kırmızı benekli kertenkele, üç farklı zehirli yılan, sarp kayaların eteklerinden toplanmış birtakım yabani otlar ve köpek penisi gibi maddeler bulunan bu şarap, üç ay boyunca topraktan yapılmış bir kap içinde pirinçle fermante edilerek bekletiliyor. Elde edilen karışım 1368 farklı sürüngenin özleriyle karıştırıldıktan sonra altı ay daha dinlenmeye bırakılıyor. Söylenenlere göre tadı zehir gibi olan içeceğin ömrü uzattığı yönünde yaygın bir inanış var.
Bir umuttur ‘DONDURAN’ insanı
Düşük sıcaklıklar fiziği kriyoneji, ileride bulunabilecek tedavi ihtimaline karşın hastaların vücutlarını dondurarak, daha uzun bir süre yaşamak isteyen insanlara umut olarak doğuyor. İngiltere’de yaşayan Alan ve Sylvia Sinclair, öldükten sonra vücutlarını dondurmak isteyen çiftlerden bir tanesi. Ölümlerinden sonra sıvı nitrojenle -200 dereceye getirilecek olan çiftin vücutları, teknolojinin hayatını kaybedenleri diriltebilecek seviyeye geldiği zamana kadar bu soğuklukta tutulacak. Başta İngiltere ve ABD olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde kriyoniks dernekleri bulunuyor. Bu derneklere ait kriyojenik ambarlarda depolanan dev termosların içinde sonradan hayata döndürülmeyi bekleyen insanlar için uygun ortamlar hazırlanıyor. Derneklerin üyeleri ise şu anda tedavi edilemeyen hastaların bu yolla muhafaza edilerek gelecekte sağlıklı olarak yaşayabileceklerine inanıyor.
İdrar içmek ömrü mü uzatır?
Hindistan’ın kırsal kesiminde yaşayan Şivambu kabilesinin beş bin yıllık bir geleneği var. Her sabah ilk iş olarak kendi idrarını içen kabile üyeleri, bu işlemleri sabah saat dört ile altı arasında yüzlerini doğuya dönerek yapıyorlar. Eski bir Sanskrit metni Damar Tantra’daki yazıtlar, saf su veya kendi idrarını içenlerin sağlığa kavuşacağını belirtiyor. Metine göre 12 yıl boyunca kendi idrarını içen herkes ölümsüz oluyor. Bu terapiyi uygulayanlar sadece Şivambu kabilesinin üyeleri değil. 1970’lerde Hindistan Başbakanı Morarji Desai bu işlemi devam ettirmesiyle ünlenmişti. İdrar terapisi halen Hindistan ve Tayland’ın bazı kesimlerinde sıklıkla uygulanıyor.