Sağlık:
31 NUMARALI REKLAM ALANI
Sigarayla direkt bağlantılı!

BEGÜM ÇELİKKOL
HABERTURK.COM SAĞLIK HABERLERİ SERVİSİ

[email protected]
http://twitter.com/bcelikkol27

Dünkü yazımızda romatizmanın genelinden bahsetmiştik. Bugün de en ilginç romatizma hastalığı türünden yani Romatoid Artrit'ten bahsediyoruz. Romatoid Artrit (RA) nedir? Belirtileri nelerdir? Kimlerde görülür? Gebelikte riski var mıdır? Sigaranın RA üzerindeki etkileri neler? Nasıl korunulur? Sorduk, İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy anlattı...

RA NEDİR?
Romatoid artrit, sebebi bilinmeyen, genetik olarak yatkın bireylerde çeşitli çevresel faktörlerin de etkisiyle ortaya çıkan başta eklemler olmak üzere vücutta bir çok organ ve yapıyı da tutabilen bir hastalıktır.

RA'NIN TARİHÇESİ NASILDIR?
Tüm dünyada ve tüm ırklarda görülebilen bir hastalıktır. Ancak Avrupa ve Ülkemizde bu hastalığa 15 yy sonrasında rastlanmaya başlanmıştır. Hastalık ile ilk bilgiler, Boticelli, Da Vinci gibi klasik dönem ressamlarının tablolarında rastlanmaktadır. Bu da 1500 lü yılların başlarına; Amerikanın keşfedildiği yıllara denk gelmektedir. O döneme kadar Avrupa da RA çok rastlanan bir hastalık değilken Amerikanın keşfi ile daha sık rastlanır olmuştur. Amerikanın keşfi ile Amerikadan tütün Avrupaya getirilmesi ya da bazı enfeksiyonların Amerikadan Avrupaya taşınması ile genetik olarak bu hastalığın tetiklediği ileri sürülmüştür. Ayrıca sanayileşmenin de bu hastalığının oluşumunda rolü olabileceği iddia edilmiştir. Sanayileşmiş ülkelerde hastalık daha ağır seyretmekte.

RA KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha sık görülür ancak ileri yaşlarda bu oranın eşitlendiği bildirilmektedir.

16 yaşından sonra her yaşta görülür ama en sık 30-50 yaşları arasında görülür.

RA OLUŞUMUNDA GENETİK FAKTÖRLER ROL OYNAR MI?
RA’da genetik bir etki olduğu kabul edilmektedir. Seropozitif hastaların birinci derece yakınlarında RA beklenenden dört kat daha fazla görülür. Tek yumurta ikizlerinde %12-15, çift yumurta ikizlerinde %2-5 görülme riski vardır. Genetik faktörlerin 6. kromozomda bulunan HLA sistemi genlerine bağlı olduğu ve bir tek genetik bozukluktan çok birkaç genin RA’yı etkilediği düşünülmektedir. Bu özellikle HLA-DR4 ile RA arasındaki ilişkinin tanımlanmasının ardından, hastalığa neden olan genetik faktörlerle ilgili bilgiler hızla artmıştır. Yapılan çalışmalarda HLA-DR4 sık görülen etnik topluluklarda RA için 3-6 kat risk oluşturmaktadır. DR4 sıklığının düşük olduğu topluluklarda ise DR1, DR6 ve DR10 alt gurupları incelenmiş ve RA için risk oluşturduğu görülmüştür.

RA GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Değişik halklarda görülme sıklığı %0.5 ile %1 arasında değişmektedir. Yıllık yeni olgu olasılığı yaklaşık 10000 kişi başına 3 kişi arasında değiştiği bildirilmiştir (7). Ülkemizde de benzer sıklıkta 1000 erişkinin 5'inde görüldüğü düşünülürse ve şu anda 40 milyon erişkin olduğunu varsayarsak: Ülkemizde en az 200.000 RA var ve bu sayıya her yıl 12000 yeni olgu dâhil olmaktadır.

RA’NIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Tipik lguda elin PIP, MCP denilen parmakların orta kısmandaki ve el kemikleri ile parmakların yaptığı eklemlerde, el bilekleri, dirseklerde ağrı şişme, el parmaklarında sabahları uyandığında olan, ellerini kullanmada zorluk şeklinde tutukluk ve ağrı gelişir.

Potansiyel olarak tüm eklemleri etkileyebilir. Ancak sıklıkla yukarda bahsedilen eklemler ve ayak eklemleri, ayak bilekleri diz, temporomadibuler eklem denilen çene eklemini ve daha az olarak boyun eklemini tutar.

EKLEM DIŞINDA BELİRTİLERİ VAR MI?
Elbette eklem dışında birçok organ ve yapıyı tutabilir. Eklem bulguları ortaya çıkmadan önce yorgunluk, kilo kaybı gibi nonspesifik bulgular görülebilir.

Eklem dışında en sık GÖZ belirtileri olur. Keratokonjunktivitis sikka (KURU GÖZ) RA’da en sık görülen göz bulgusudur. Bunun dışında özellikle sklerit ve episklerit görülmektedir. Gözün beyaz kısmının aşınıp delinmesi ve göz sıvısının akması ile karakterize Skleromalazi perforans ise RA’nın nadir görülen önemli göz komplikasyonlarından biridir.

Nodüller en sık dirsek el parmaklarının etrafında oluşur. Ağrısız olur ve genelde ağır seyirli olgularda saptanır.

Akciğer zarında tutulum yaparak su toplanmasına; akciğerin kendisinde tutulum yaparak zamanla artan nefes darlığına yol açabilir.

Böbreklerin tutulması sık değildir. Ancak böbreklerin sağlam olması önemlidir. Çünkü hastalığın tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kullanılabilmesi için böbrekler ve karaciğer hatta akciğerler sağlam olmalıdır.

RA OLAN KADIN HASTANIN GEBELİĞİNDE SAKINCA VAR MIDIR?
RA’nın kendisi kişinin fertilitesini etkilemez. Tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, MTX gibi, fertiliteyi etkiler. RA hastasının hamile kalmasında, doktoruna danışmak ve bazı ilaçlarının kesilmesi şartı ile gebe kalabilir.

Öte yandan hamilelikte RA’lı hastalar % 75’e varan oranda iyileşme ve remisyon gösterir; hamilelik sonrası ise olguların % 80-90’ında hastalık alevlenmektedir. Ayrıca erken yaşta gebelik ve oral kontraseptiflerin kullanımının hastalığın ortaya çıkışını geciktirdiği veya hastalığın şiddetini azalttığı gösterilmiştir.

RA OLUŞUMUNDA BAŞKA HORMONLARIN ETKİSİ VAR MIDIR?
RA’li hastalarda hipotalamus-hipofiz-adrenal aks fonksiyonu bozulmuştur. RA hastalarında metabolizmadaki sirkadyen değişiklikler veya gece yarısı endojen kortikosteriod salınımındaki azalma ve gece yarısı melatonin salgısının ritminin bozulması hastalığın sabah erken klinik yakınmaları ile ilişkili gibi görünmektedir . Bilindiği gibi RA’da ağrı ve tutukluk sabah saatlerinde daha belirgindir.

SİGARANIN RA OLUŞUMUNDA ETKİSİ VAR MIDIR?
Sigara ile romatid artrit arasında ilişki esasen 15 yy. a kadar dayanmaktadır. Amerika'nın keşfinden önce romatoid artrit Avrupa'da pek bilinen bir hastalık değilken bu yıllardan sonra romatoid artrit daha sık karşılaşılır olmuş. Bunun nedenlerinden birisi de tütünün Amerika'dan Avrupa'ya gelmiş olması olabilir. Günümüzde her üç Romatoid Artrit vakasından birinin sigaradan kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Eğer kişinin bu hastalığa genetik yatkınlığı varsa, sigara içmek hastalığa  adeta davetiye çıkarıyor.  Ailesinde Romatoid artrit hastalığı olupta sigara içenlerde bu risk daha da büyüyor. HLADRB1 genini taşıyan ve sigara içenlerde  ACPA proteini (Anti-citrullinated proteinantibodies) oluşumu artmaktadır.  

20 yıl boyunca günde bir paket sigara içen tiryakilerin kanında çok fazla miktarda ACPA bulunduğu görülmüştür. Sigarayı bırakanlarda ise, sigarayı ne kadar süre önce bıraktığına bağlı olarak riskin düştüğü görülmüştür. Örneğin 20 yıl önce sigarayı bırakanların kanında, hiç içmeyenlerle eşit miktarda ACPA bulunmuştur. Yani 20 yıl önce sigara bırakanlarla, hayatlarında hiç sigara içmemişler aynı riski taşımaktadır.

Genetik yatkınlık olanlarda durum daha kötü. Genetik yatkınlığı olanda sigara içimi hastalık gelişimini tetikileyebiliyor.

DİŞ SORUNLARININ RA OLUŞUMUNDA ROLÜ VAR MIDIR?
William Osler “Sağlık bir ağız, sağlıklı bir vücudun penceresidir.” demiştir.

Periodontitis (PD) en sık görülen ve erişkinlerde diş kaybına yol açan ağız içi enfeksiyonlardan biridir. Kronik ve yavaş ilerleyen bir enfeksiyon olup diş etinde enflamasyon, kanama, komşu kemikte kayba ve dişte zamanla çürümeye yol açar. Gelişmiş toplumlarda bile oral hijyen %80nin üzerinde bozuk saptanmıştır.

Kronik PD olan olgular arasında RA %3.95 olarak bildirilmiştir ki bu genel popülâsyonda % 0.5-1 olan sıklığa göre yüksektir. Aynı çalışmada PD dışı diş hastalığı için başvuranlarda bu sıklık %0.66 olarak saptanmıştır. Öte yandan bu RA olgularının %65 kadarında ilerlemiş periodontal hastalık saptanmıştır.

Hitchon ve arkadaşları, RA’lı Kuzey Amerika Yerlilerinde, PD için ana sebeplerden biri olan Porhyromonas gingivalis lipopolisakaritlerine karşı oluşan antikor titrelerini sağlık kontroller ve sağlıklı birinci derece akrabalarına göre anlamlı olarak daha yüksek saptamışlardır. Ayrıca bu antikorlar, anti-CCP pozitif RA olgularında seronegatif olgulara göre daha yüksek saptanmış. Hasta olmayan ama anti CCP pozitif akrabalarda da bu lipoposisakkarit antikorları daha yüksek saptanmıştır. Bu da, preklinik dönemde P.gingivalis ile enfeksiyonun anti CCP ile yakından ilişkili olduğunu düşündürmektedir.

Sonuç olarak RA her toplumda ve 16 yaş sonrası her yaşta görülebilen, eklemlerde yıkımlara yol açabilen, eklemlerin yanı sıra akciğer, göz, daha az olarak kalpte tutulumlar yapabilen kronik bir hastalıktır. Bu hastalık oluşumunda genetik faktörler önemli ancak sigara ve priodontitis gibi bazı çevresel faktörler genetik yatkınlığı olan insanlarda hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle özellikle ailesinde RA olan kişilerin sigarayı bırakmaları ve diş sorunlarını acilen çözmeleri gereklidir.

NASIL KORUNURUZ?
Tütün Ürünlerinin Bırakılması: Sigara ve diğer tütün ürünleri romatoid artrit oluşumundan sorumu tutulmuşlardır. Özellikle ailesinde romatoid artrit olanların sigara içmemesi gereklidir. Ankilozan spondilit olgularında da sigara içilmesi daha ağır hastalık tablosuna yol açabilir. Osteoartrit için sigara içmenin koruyucu olduğu iddia edilmişse de günümüzde bunun aksine kanıtlar daha fazladır. Sonuç olarak sigara içilmesi sadece kanser yada bronşit oluşumuna değil aynı zamanda romatizma oluşumuna da yol açabilmektedir.

Diş eti İltihapları: dişeti iltihaplarıda romatoid artrit oluşumundan sorumlu olabileceğinden diş sorunlarının en kısa sürede tedavi edilmesi gereklidir.

Egzersiz: Düzenli egzersiz yapılması genel sağlık için olduğu kadar eklem sağlığı içinde zorunludur. Tempolu yürüyüş, yüzme gibi sporlar kemik, eklem ve kas sağlığı için oldukça önemlidir.

Beslenme: Genel sağlık kurları dahilinde davranılarak sağlıklı ve dengeli beslenmek gereklidir. Sık balık (Som, Uskumru, Ton, Sardalya, Lüfer, Morina, Ringa balığı gibi) yemek A vitamini ve omega 3 türü maddeleri almanızı sağlar ki, bunlar hem trigliseridleri düşürür hem de romatoid artriti baskılayabilmektedir.. Genel olarak yeterince sebze, meyve ve tahıl tüketmek gereklidir. Yeterince güneş görmek ve kalsiyumdan zengin beslenmek kemik sağlığı için elzemdir. Günde 5-6 fincandan fazla kahve tüketmek ve günde bir bardaktan fazla soda içmek kemik metabolizmasına zarar verebilir.

ROMATOİD ARTRİTİN TEDAVİSİ NASIL?

Genel sağlık kuralları dahilinde fazla kiloları verilmesi, düzenli egzersiz yapılması, beslenmemize dikkat edilmesi, stressten kaçınılması önerilir. Sigaranın bırakılamsı, dişeti sorunları varsa tedavisi mutlaka yapılmalıdır. Mutlaka hekim ile yakın işbirliği kurulmalıdır. İlçaların nasıl ve hangi dozlarda kullanılacağı ve nelere dikkat edeileceği hekimden öğrenilmelidir. En ufak şüphede hekimine başvurmalıdır.

Hastalığın tedavisinde çok çeşitli ilaçlar kullanılır. Steroid Olmayan Antiinflamatuar İlaçlar (NSAİİ), kortikosteroidler (kortizon), metotreksat, hidroksiklorokin, sülfsalazin, leflunomid ve son yıllarda kullanımı yaygınlaşan biyolojik ajanlar (TNF alfa brokerleri, Anti CD20 bibi ilaçlar) kullanılan başlıca ilaçlardır. Bunların başlanması ve takibi özel bilgi birikimi ve deneyim gerektirdiğinden hastalarımızın sürekli takibi gereklidir. Peryodik olarak muayene ve kan testlerinin yapılması gereklidir.



Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

Bu ürünün satışı durduruldu
Sağlık Bakanlığı tansiyon hastalarının rağbet gösterdiği ürünün satışını durdurdu.

Haberi Oku