İlk kez 1972’de sahneye çıkan Seçil Heper, hâlâ o yıllardaki kadar güzel ve kıpır kıpır. Aşık ve sevgilisinden bahsederken gözleri liseli kız gibi ışıldıyor...
* Sahneye ilk çıktığınız gün, Bebek Gazinosu’nda hazırlanırken neler hissetmiştiniz?
Bebek Maksim’e ilk geldiğimde sahne deneyimim yoktu. Çıkmadan önce iki ay Ankara’da, rahmetli Özer Altın bana bir ayna kurdu. Aynı filme benzetirim, beni onun önünde çalıştırırdı. “Sağa git sola git, böyle dön” diye ders verdi. Bazen “N’olur bırak beni” derdim. Hâlâ hatırlarım, kemanının sapıyla kafama vururdu, “Kalk çalışacağız” derdi. Çünkü İstanbul’a, kurtlar sofrasına geliyorum, tir tir titriyorum, gencim, çok küçüğüm, çok heyecanlıydım. İlk gecemde de saf, narin ve korkaktım. Çok merak ediyordum ne olacak diye. O zamanki patron, Fahrettin Aslan beni o getirmişti ama o da çok merak ediyordu, acaba bu kız işi kurtaracak mı diye. Aşağıda Zeki Müren okuyor, bu tarafta Emel Sayın...
Rahmetli eşinizle de gazinoda tanışmışsınız. Aynı Yeşilçam filmlerindeki gibi gazinoyu kapatırmış sizin için...
Eşim, Fahrettin Aslan’ın yakın arkadaşıydı. Her gece gazinoya gelir, masasında otururdu. İlk gece sahneye çıktığımda bir beyefendinin çok dikkatli baktığını hissettim. Sonra tanıştık, çok kibar bir beyefendiydi. Evlenmek istedi ama ben hazır değildim. 5 sene kadar flört ettik sonra evlendik. Bir gece hakikaten gazinoyu kapattı. Kimse yoktu. Bebek Belediye’de okuyordum. Bütün garsonlara özel fraklar, eldivenler giydirilmişti. O gece gazino yalnız benim için açıldı.
Önceden biliyor muydunuz kimse olmayacağını?
O gün akşam üzeri öğrendim. Sahneden önce rezervasyon durumunu sorardım, kimler var kimler yok öğrenirdim. Bana hiçbir şey söylemediler. “Gazino boş mu, bana niye söylemiyorsunuz?” diyorum, “Efendim akşama görürsünüz” diyorlar. Oradan anladım bir şey olduğunu ama gazinoyu kapatıp da yalnız benim söyleyeceğimi hiç tahmin etmiyordum. Aynı şeyi bir kere İzmir’de de yaptı, Dalyan Gazinosu’nda. Fecri Ebcioğlu, Ahmet Özhan falan beraber çalışırdık. Orada da öyle jestler yapardı.
Nasıldı evliliğiniz?
Eşimle aramızda çok büyük yaş farkı vardı. Fakat eşim son derece saygıdeğer, çok kibar, görmüş geçirmiş, her şeyi adabına göre yapan bir insandı. Onunla çok güzel bir hayat yaşadım. Ama tabii sahnem olmadı. Arada konserler veriyordum, televizyona çıkıyordum, yardımseverlerle çalışıyordum. İki buçuk sene oldu vefat edeli, ondan sonra programlara başladım. Yine de içkili yerde çıkmam.
Eşiniz sizi sahnede, televizyonda görüp tanıdığı için evde de hep öyle bakımlı olma ihtiyacı hisseder miydiniz?
Hayır. O beni her halimle severdi.
Nasıl başarıyorsunuz bu kadar güzel kalmayı?
Vallahi ben hep böyleyim. Sadece düzenli masaj yaptırıyorum. Sebze ağırlıklı besleniyorum, kremlenirim, yüzüme hiç makyaj yapmam. Kremle dolaşmak gibi bir alışkanlığım var. Ağlar ağlar krem sürerim. Geçen gün Muhteşem Yüzyıl’ı izlerken ağladım, hemen yüzümü yıkayıp kremlendim.
‘Biraz kaş göz oynattım bu ara’
Bize aşkla ilgili öğüt verecek olsanız neler söylersiniz?
Ben pek aşk yaşamadım. Mantık evliliği yaptım, bağlılığa dönüştü. Bizim zamanımızda aşk başkaydı, ay adam otomobille kapının önünden geçecek de göreceğim diye beklerdin... Benim için önemli olan bağlılık, biriyle güzel vakit geçirebilmek. Öyle ağlamalı yalvarmalı aşk yaşamak istemem.
Sizin gibi bir kadına erkeklerin yaklaşması zor mu?
Zor. Şimdi bana “Hanımefendi sanatçı” diyorlar ya, hiç sevmiyorum bu lafı. Ben hanımefendiyim de diğerleri ne oluyor? Biz sanatçı olduğumuz için erkekler cesaret edemiyor yaklaşmaya. Erişilmez görünüyoruz ama öyle değil. Aslında o yüzden sanatçılar çok mahzun. Ama ben bu ara biraz kaş göz oynattım, meğer o da bana meyilliymiş. “Allah’ım rüya mı görüyorum” dedim ve bir beraberlik başladı.
Aaa, âşık mısınız, bir ilişkiniz mi var şu an? Kiminle?
Evet var. Kendisi mimar. Aşağı yukarı bir sene oldu. “Evlenelim” diyor ama ben evlenmek niyetinde değilim. Güzel bir beraberliğimiz var. Yalnızlık Allah’a mahsus. Gençken bunu anlayamıyor insan.
‘Kadınlar stres atıp kocalarına iyi davransın’
Neşe Karaböcek iki oğluyla gurur duyan sanatçı bir anne artık. Titiz bir ev hanımı. Ama üretmeyi hiç bırakmamış. Yıllardır üstünde uğraştığı kitabının 2012’de çıkacağını söylüyor. Kitapta hem şifalı otlardan, ev hanımı olmanın inceliklerinden bahsediyor, kadınlara öğütler veriyor hem de hayatını anlatıyor. Aynı zamanda ressam. Bir mobilya markasının mağazalarında Neşe Karaböcek tabloları sergileniyor. Bir yandan da üstünde kürkü, tüm nezaketiyle sahneye çıkıyor ve şöyle söylüyor: “Eskiyi özlüyorum ve üzülüyorum. Mesela burada halk geliyor sizi izliyor, 3 saat stresten kurtuluyor. Sen de onlarla birlikte coşuyorsun. O coşku, o alkış var ya, insan her şeyi unutuyor. Bostancı Gösteri Merkezi’nin sahibi kadınlar matinesi yapmak istiyor. İnşallah olur. Bütün hanımlar önce stres atacak, sonra kocalarına daha iyi davranacaklar.”
NOSTALJİ
Filmlerde hep kulislerin çiçeklerle dolu olduğunu görürüz ya sizin kulisleriniz de gerçekten öyle miydi?
Tabii. Bir de gelen çiçeklere teşekkür etme sırası vardı. Elime liste verilirdi, herkesin sırası belliydi, ona göre teşekkür ederdim.
Eğer sanat müziğine yeniden ilgi olursa tekrar albüm yapmayı düşünür müsünüz?
Yok albüm bitti, artık internetten her şeyi indiriyorsunuz. Teknoloji her şeyi bitirdi. Sevgiyi, muhabbeti, aşkı bitirdi, her şey sanal oldu. Dünya bundan batacak diyorum ben. Herkes bilgisayar başında, elinde telefon, durmadan mesaj atmalar... Eskiden sık konuşamazdık, özlerdik, mektup yazardık...
Eminim çok mektup almışsınızdır, siz de yazar mıydınız?
Çok. En çok sevdiğim şey. Eskiden sayfalarca yazardım. Bir heyecandı o. Kafa da çalıştırıyordu. Ne laflar bulurduk. Mektuba öpücükler kondurur, zarfa gül yaprağı yapıştırırdık.
Sahnede daha fazla kalmadığınız için pişman mısınız?
Bu yüzden sinirlendiğim, üzüldüğüm günler oldu. Ama eşiniz işin değilse olmuyor. İkisinden birini tercih edeceksin, ya evlilik ya sahne. Çok zor oldu sahneyi bırakma kararı vermek. Eşim ilk zamanlar “Çıkarsın” demişti. Fahrettin kapımızı çok aşındırdı. “Saatinde alıp götüreceğiz, saatinde getireceğiz” dedi. Eşim istemedi.
HEJA BOZYEL- GAZETE HABERTURK- HT MAGAZİN
Assolistlerin muhteşem dönüşü
Gazinoların en gösterişli olduğu günlere, gecelere şahitlik etmiş, film gibi hayatlar yaşamışlar. Şimdi Hakan Eren’in projesi Gazino Show ile yeniden sahnelerle hasret gideriyorlar.