Londra’ya gittikten bir ay sonra evinde ölü bulunan Winehouse’a rehberlik eden Umut Mirza, dünyaca ünlü starın İstanbul gezisinde yaşadıklarını ilk kez yazarımız İzzet Çapa’ya anlattı.
HT MAGAZİN / İZZET ÇAPA-ÖZEL RÖPORTAJ
Bazen de böyle oluyor işte; haber kendi ayaklarıyla gelip karşıma oturuyor. Bir dost masasında yemek yerken tanıştığım bir genç adam, Amy Winehouse’un İstanbul’daki rehberi ve tercümanı çıkmasın mı? Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz misali hemen daldım konuya ve Amy’nin İstanbul macerasının bilinmeyen detaylarını sormaya başladım...
"ODADAN ÇIKMADI, BİLARDO MASASI SORDU"
Efendim Umut Mirza, genç bir oyuncu; aynı zamanda rehberlik ve tercümanlık yapıyor. Amy'yi havaalanından karşılayıp İngiltere'ye dönene kadar yanın dan hiç ayrılmamış. Bu arada "Güya rehberlik yaptım Amy'ye" diyor gülerek. "Lobiyle odası arasında gittik geldik. İnsan bir kere olsun Kapalıçarşı'ya da gitmez mi yahu?" Bu süre içinde vaktinin büyük bir bölümünü odasında geçirmiş. Ama Umut çok sevmiş onu, "Çok cana yakındı, hiç şöhret ayaklarına yatmıyordu" diyor. Amy'nin diğer yıldızlar gibi 'özel istekler listesi' de yokmuş. Sadece otelde bir bilardo masası olup olmadığını sormuş. Nedenine gelince; ünlü olmadığı zamanlarda yaşadığı mahallede 'Bilardo şeytanı' lakabını takmışlar Amy'ye. Ama İstanbul'da gösterememiş maharetini. Çünkü isteği yerine gelmemiş.
Amy Winehouse’un fotoğrafları için tıklayınız...
OYUNCAĞI BİR TÜRLÜ GETİRİLEMEDİ
Ama az da uğraşmamışlar masayı otele getirebilmek için. Ölçmüşler, biçmişler, ama bakmışlar bir sorun yok. Masa kapıdan rahat rahat girebilir. Ama masanın kirası, taşınması, kısaca maliyeti pahalı bulunmuş. "Kim pahalı bulmuş?" diye sorarsanız orasını bilemeyeceğim. Belki menajeri, belki de bizim organizatörlerdir, kızın oyuncağını otele getiremeyenler. Ama sonuçta Amy'ciğin hevesi kursağında kalmış.
"MERCEDES İSTEDİ, BİNMEDİ"
Öyle gül banyoları, palmiye ağaçları, Rolls Royce'lar gibi pahalı istekleri de yokmuş kızcağızın. Sadece havaalanına bir Mercedes istemiş. Ama Amy, uçaktan 'Çıplak Ayaklı Kontes' misali ayakkabılarını bile giymeden inmiş ve iner inmez kendine tahsis edilen bu araba yerine öndeki korumaların otomobiline binivermiş. "Etraftakiler; 'Kafası iyiydi arabaları karıştırdı' dediler, ama bana kalırsa hiçbir şey umurunda değildi onun" diyor Umut. Bu arada küçük bir parantez açalım: Artık hayatta olmayan biri hakkında yazmak gerçekten zor. Çünkü o, artık olayları ne doğrulayabilir, ne yalanlayabilir. O nedenle ben burada sadece tanıklardan duyduklarımı ve inandıkları-yazdığımı belirtmek istiyorum.
"ODADA VAZOLAR, TABAKLAR KIRILMIŞTI"
Film yapımcısı sevgilisi Reg, ikinci gün gelmiş İngiltere'den. Ve o da kapanmış odaya. Amy sadece iki kez çıkmış odasından, birinde otelin SPA'sında masaj yaptırmış, diğerinde ise ayrılmadan önceki son gecesinde yemeğe inmiş. Asıl kıyamet ise Amy'nin konserinin iptal edildiği ikinci gece kopmuş. Neler olduğu bilinmez, ama ertesi sabah Umut odada tabakların ve vazoların kırıldığını görmüş. Tam bilmiyor ama "Büyük bir ihtimalle menajeriyle kavga etti" diyor Umut. Zaten menajeri ve orkestrasının bir kısmı hemen ertesi gün dönmüşler İngiltere'ye. Amy ve Reg ise iki gün daha kalmışlar otelde.
"ÜSTÜNDE KUSMUK PARÇALARI VARDI"
Yakın korumaları Andrevv ve Anthony de çok seviyorlarmış Amy'yi. Tek şikâyetleri menajeri dahil kimseyi dinlememesi, kafasına koyduğunu yapmasıymış. Bir de Amy sık sık, "Neden paniktesiniz, niye hep stres altındasınız?" diyerek, fırçalayıp duruyormuş etrafındakileri. Genç kadının aşırı bakımsızlığı ve zayıflığı da dikkatini çekmiş Umut'un. "Sürekli, bir büstiyer ve eşofman altıyla geziyordu" diyor Umut. Bir seferinde oda servisine kapıyı açtığında gözleri şişmiş ağlamaklı bir hali varmış Amy'nin. Üzerinde de sadece iç çamaşırları... Onların üzerine de kusmuk parçaları bulaşmış. "Acaba blumik olabilir mi diye şüphelenmedim değil" diyor Umut. Ama kısa süre içinde o kadar sevmiş ki kızı, bu olayı bile anlatırken gözlerinde hâlâ hayranlık pırıltıları okunuyordu.
YEMEKYE 'RAKI' ISMARLADI
Winehouse'un birdenbire beklenmeyen kararlar verip, bunları ne pahasına olursa olsun uygulamasının tipik örneklerinden biri son gece, ilk kez yemeğe indiğinde yaşanmış. Korumalar aldıkları talimat gereğince masadan iç ki mönüsünü kaldırmışlar önceden. Ama Amy, masaya oturur oturmaz rakı ısmarlamış. Tabii kimse vazgeçirememiş bu kararından. Umut'a soruyorum; "Beğendi mi rakıyı?" diye. "Vallahi tam olarak bir şey söyleyemeyeceğim, yan masada oturuyordum. Ama beğenmese gece boyunca içmeye devam etmezdi herhalde" diyor. Anlaşılan bizim aslan sütü Amy'yi de esir almış.
YEMEK YERKEN ORTADAN KAYBOLDU
UFAK çapta bir panik de yaşanmış yemek sırasında. Çünkü Amy, biranda, göz açıp kapayıncaya kadar ortadan kayboluvermiş. Korumaları bir telaş almış. Bir panik ki sormayın gitsin. Neden derseniz; Amy bu; anında aklına eseni yapıyor. Otelin kapısından sıvışıp soluğu Beşiktaş Çarşı'da almış bile olabilirdi. Herkesin üç buçuk atması bundan. Ama az sonra gelip masadaki yerini almış. Meğer tuvalete gitmiş. Herkes derin bir oh çekmiş.
SEVGİLİSİ 1 MİLYON STERLİNİ REDDETTİ
Ve ertesi sabah İngiltere’ye, eceline doğru uçmuş Amy. Ve o hazin son! Ne diyelim toprağı bol olsun. Haaa... Son bir not da benden; sevgilisi Reg, ölümünden sonra Amy hakkında bir kitap yazması için kendisine teklif edilen 1 milyon sterlini reddetmiş; helal olsun adama!
Amy ölmeden önce İstanbul'da ne yaptı?
Amy Winehouse, 20 Haziran’da Küçükçiftlik Park’ta vereceği konser öncesinde gizlice İstanbul’a gelmiş, ancak konserini iptal ederek ülkesine dönmüştü