HT PAZAR / GÜLENAY BÖREKÇİ
"Dünyanın başlangıcından bu yana harika şeyler keşfedildi. Son yüzyılda öncekilerden de hayret verici keşifler yapıldı. Yeni yüzyılda daha da hayret verici yüzlerce keşif yapılacak. (...) Son yüzyılda insanların keşfettiği yeni şeylerden biri de düşüncenin, saf düşüncenin elektrik bataryaları kadar güçlü olabileceği, bir insana gün ışığı kadar iyi gelebileceği ya da zehir gibi zarar verebileceğidir. Üzücü ve kötü bir düşüncenin zihninize girmesine izin vermek kızamık mikrobunun bedeninize girmesine izin vermek kadar tehlikelidir. Size nüfuz ettikten sonra orada kalmasına izin verirseniz yaşadığınız sürece bir daha asla ondan kurtulamayabilirsiniz."
Romanın bir sahnesinde bir kenarda çocukları izleyen bahçıvan, olumlu fikirleri her gün düzenli olarak tekrarlamanın öneminden bahseden Colin'in sözünü kesiyor: "Bir keresinde Jem Fettleworth'ün karısının aynı şeyi binlerce kez tekrarladığını duymuştum. Ona 'Ayyaş canavar' deyip duruyordu. İşe de yaradı... Mavi Aslan Barı'nda körkütük sarhoş olan adam eve gelip kadını bir güzel patakladı. Bunun üzerine Colin önce kaşlarını çatarak biraz düşünür ama sonra keyfi yerine gelir: "İşte bak, kadın 'yanlış sihir' yapmış, adam da onu dövmüş. Eğer doğru sihir yapıp güzel şeyler söyleseydi belki de adam sarhoş olmaz, hatta ona yeni bir şapka hediye ederdi."
İnsanın bakış açısını değiştirip olumlu düşünmeye başlamasının öneminin farkındayım. Başına gelen acılar yüzünden başkalarını suçlayıp durmadan "Ben ne kadar bahtsız bir insanım" diyenlerin yanlış yolda olduğunu, bu tavrın acıyı pekiştirmekten başka işe yaramayacağını da bunca yıldır okuduklarımdan ve yaşadıklarımdan biliyorum. İnatla sürdürdüğümüz hareketlerin bir süre sonra tüm hayatımızı etkileyecek kadar güçlü etkileri olabildiğini de zaten çok kişi yazdı. Geçmişte ve bugün, Doğu'dan ve Batı'dan tüm akıllı insanların vardığı yer burası oldu. Sokrates de aynısını söyledi, Kutadgu Bilig yani Mutlu Olma Bilgisi adlı kitabında Yusuf Has Hacib de...
Lakin bu bilgilerin kitlelerce benimsenip bir mutluluk hareketine dönüşmesi için 2006'yı beklemek gerekti. Rhonda Byrne, yanına kuantum fizikçisi ve spiritüel terapistleri alarak The Secret (Sır) diye bir film çekti, ardından kitaba dönüştürerek turnayı gözünden vurdu. Artık ünlü ve zengin bir kadındı. Dünyanın dört bir yanında insanlar olumlu düşünmenin sadece huzur ve mutluluk değil, aynı zamanda sağlık, para, aşk ve ün getireceğine inanarak Byrne'ün çekim yasası tekniğini uyguluyordu. Bu "Neyi düşünürsen başına o gelir, nasıl düşünürsen öyle yaşarsın" tekniğini hatırlatmama gerek yok, biliyorsunuzdur.
300'ÜNCÜ SAYFADAN SONRASI
Olumlu düşünmenin faydalarına inansam da The Secret'ın ne kitabını okuyabildim, ne filmini seyredebildim. İkisi de feci sıkıcıydı çünkü. Fakat birkaç hafta önce bu konuyla yeniden ilgilenmenin hiç de fena fikir olmadığına karar verdim. Anlatayım...
Yapacak başka şey yoktu, ben de Can Çocuk Yayınları'ndan gelen bir kitabı aldım elime. Frances Hodgson Burnett'ın 100 yıllık kitabı Gizli Bahçe'nin kısaltılmamış versiyonunu basmışlardı. Hindistan'da doğup büyüyen ve ailesi öldükten sonra İngiltere'deki zengin bir akrabasının yanına gelen küçük bir kızın hikayesiydi. Bencil, kibirli ve mutsuz bir kızdı Mary. Zengin akrabanın oğlu Colin ondan da beterdi. Her şeyden şikâyet eden, hayatlarının çekilmez olduğunu iddia edip duran bu iki çocuk sayfalar ilerledikçe malikânenin yakınında gizli bir bahçe keşfediyor ve orada müthiş bir hayat bilgeliğine sahip oluyordu. 400 sayfalık kitabın hepsini özetlemeyeceğim. Zaten bizi ilgilendiren 300'üncü sayfadan sonrası...
BENZERLİK TESADÜF MÜ?
"Sihir" başlıklı bölümde birdenbire sanki The Secret'tan pasajlar okumaya başladığımı hissettim. Kötürüm Colin'in insanların sihir denen şeyi o güne kadar yanlış algıladığını fark ettiği ve sihir deneyleri yapmaya karar verdiği bölüm. "Sihir harika bir şey ve eski kitaplardaki birkaç kişi hariç kimse tam olarak onun ne olduğunu bilmiyor" diyordu Colin. Ve sürekli aynı şeyi düşünüp söylemenin önemini keşfediyordu: "Askerlerin talim yaptığı gibi bunu her gün düzenli yaparsanız görürsünüz. (...) Eğer gelip yardımcı olması için sürekli onu çağırırsanız, sihir bir parçanız olur ve istediğiniz şeyleri gerçekleştirmeye başlar."
Bıkmadan usanmadan sihir deneyleri yapan Colin nihayet "gerçeği" buluyordu: Sihir içimizdeydi. En çok da bir konu üzerinde çalıştığın, bir de şükür dualarını ihmal etmediğin zamanlarda işe yarıyordu. Hatta kötürüm Colin, gizli bahçe aracılığıyla edindiği bu hayat bilgisini kullanarak yürümeye başlıyor, dahası Mary gibi o da daha iyi, daha güzel, daha mutlu, adeta dertsiz tasasız biri oluyordu.
Benzerlik tesadüf mü diyorsunuz? Bence değil! The Secret'ta alakalı alakasız her bilge kişiye, her kitaba referans veren Rhonda Byrne, bir tek Gizli Bahçe'den söz etmiyor. İşin en tuhafı, bugünlerde The Secret'ın devam kitabını yayınlayarak "bir bahar sabahı tesadüfen keşfettiğini" söylediği sırrın tamamını açıkladığını iddia etti. Bu kitabın adı ne dersiniz? The Magic, yani Colin'in peşine düştüğü Sihir. Ona milyonlar kazandıran kitaplarını, aslında tam bir asır önce, yani 1911'de çıkmış bir kitaptan aparttığını söylese ne olurdu, bilmiyorum. Ama dikkatli olalım, belki de bir masala inandırılmışızdır.
Ünlü yazarın ‘Sır’rı
Dünyaca ünlü spiritüel yazar Rhonda Byrne’ün kendisine milyonlar kazandıran kitabı The Secret’ı 100 yıl önce yayımlanmış bir çocuk kitabından aparttığını söylersem, ne düşünürsünüz?