Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar ve Mazlumder Şanlıurfa Şubesi üyeleri ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri, basın açıklaması için Said Nursi'nin vefatında ilk toprağa verildiği yer olan Balıklıgöl'deki Dergah Camisi'nin bahçesinde toplandı.

Sarıyaşar, burada yaptığı açıklamada, Mazlumder olarak Şeyh Said, İskilipli Atıf Hoca, Seyyid Rıza ve Said Nursi için kampanya başlattıklarını bu kapsamda bugün de Said Nursi için Şanlıurfa'da bulunduklarını söyledi.

Said Nursi'nin yaşamının son bölümünde Şanlıurfa'ya geldiğini ve burada vefat ettiğini hatırlatan Sarıyaşar, şöyle konuştu: ''1960 darbesinden hemen sonra, 12 Temmuz 1960'ta gece yarısına doğru, yüzlerce askerin etrafını çevirdiği Said Nursi'nin defnedilmiş bulunduğu bu mekandan balyoz sesleri yükselmeye başlar. İhtilal komitesi Said Nursi'nin mezarını taşıma kararı almıştır. Uzun çabalardan sonra, önce mermer kırılır, sonra toprak kazılır ve Said Nursi'nin naaşı kabirden çıkarılır. Tabutla bir uçağa konularak götürülür. Bundan sonra ne olduğu konusu belli değildir. Dirisine tahammül edemeyen zalim bir zihniyet, ölüsüne bile tahammül edememiş ve onun şahsında sevenleri ve dindaşları aşağılanmış ve sindirilmeye çalışılmıştır.''

"BU YAPILAN İNSANLIĞA AYKIRIDIR"
Said Nursi'nin şiddete başvurmadığı halde görüşlerinden dolayı mağdur ve mazlum duruma düşürüldüğünü, bunun ise düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlüğü haklarının ihlali olduğunu ifade eden Sarıyaşar, ''Bu yapılan insanlığa aykırı olup, vicdanları kanatan bir uygulama ve aynı zamanda uluslararası hukuka göre de suçtur. Cenevre Sözleşmesi'nin 15, 16 ve 17. maddeleri, savaşta bile düşman cesetlerini kaybetmeyi suç olarak kabul etmiştir. Sulhta, bir şahsın cesedini sırf muhalif olduğu için kaybetmek, bir insanlık suçudur. Bu zulmü işleyenler için, kendi beyanıyla (Said Nursi'nin) 'zalimler için yaşasın cehennem' diyoruz'' dedi.

Bu konudaki gizli belgelerin kamuoyuna açıklanmasını isteyen Sarıyaşar, şunları kaydetti: ''Yerel mevzuata, uluslararası sözleşmelere göre açıkça suç teşkil eden bu ayıptan Türkiye Devleti kurtulmalı, mezarının yeri tespit edilmeli ve devlet Said-i Nursi'nin manevi şahsından, yakınlarından ve halktan özür dilemelidir. Halkın nezdinde hiç yaralanmayan, ancak devlet nezdinde kırılmaya çalışılan itibarı teslim edilmelidir. Hayatını vakfettiği sevdası olan çok dilli eğitimi de öngören 'Medresetüzzehra' projesinin ilk adımı olarak Van 100. Yıl Üniversitesi'nin isminin 'Said Nursi Medresetüzzehra Üniversitesi' olarak değiştirilmesini teklif ediyoruz. Said Nursi'nin halkın nezdindeki itibarı devletçe tanınmalı ve mezarının yeri açıklanmalıdır.''

AA