MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Uludere olayına ilişkin tartışmaları değerlendirirken, ''Şu talihsizliğe bakınız ki neredeyse herkes Uludere sözcüsü kesilmiş, Uludere bilirkişiliğine soyunmuş ve Uludere'den rant elde etmenin kurnazlığından medet ummuştur'' dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ''Türkiye'nin son 5 aylık süreçte yüksek voltajlı bir gerilim hattında tutulduğunu'' ifade etti.
''Ülkemiz düştüğü Uludere kumpasından ve açmazından çıkamadığından dolayı tehlikeli bir süreci tüm boyutlarıyla yaşamaktadır'' ifadesini kullanan Bahçeli, ''Şu talihsizliğe bakınız ki neredeyse herkes Uludere sözcüsü kesilmiş, Uludere bilirkişiliğine soyunmuş ve Uludere'den rant elde etmenin kurnazlığından medet ummuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, BDP ve PKK aynı ihanet masasının dört ayağını oluşturarak akbabalar gibi Uludere'ye üşüşmüşler ve kendi paylarına ne düşeceğinin derdinde olmuşlardır'' diye konuştu.
Uludere olayının ardından yaşananları anımsatan Bahçeli, ''(Çoban) diyerek görmezden gelinen, kaçakçı diyerek ihmal edilen ve zamanında önlem alınmadığından büyük diyetlerin ödendiği saldırılarda çok sayıda Mehmetçiğimiz şehit düşmüş ve milletçe ağır bedeller ödenmiştir'' dedi.
Olayda ölenlerin gerçekten kaçakçı olup olmadığı konusunun da bir türlü açıklığa kavuşturulamadığına dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
''Uludere vakası, siyasetin ve bölünmeyi planlayanların geçim ve ekmek kapısı olmuş ve bu uğurda onursuzca bir rekabete girilmiştir. Şayet sınırda görülen kalabalık 'kaçakçı' diyerek görmezden gelinseydi ve sonrasında da herhangi bir karakol ya da askeri varlığımıza saldırı düzenlenip analar ağlasaydı, şehitler bayrağa sarılı şekilde baba ocaklarına ateş gibi düşseydi bunun hesabını kim ya da kimler nasıl verebilecekti? Daha önceki karakol baskınlarında gerekli tedbir alınmadığı gerekçesiyle bugünün Uludere havarileri, insan hakları azmanları Türk askerini yine hedef tahtası yapmayacaklar mıydı? Samimiyet fukaraları, insaf yoksunları, ahlak kaçkınları, şeref mahrumları ve millet hasımları bu sorularımıza acaba ne diyecekler ve ne cevap vereceklerdir?
Görüyoruz ki Uludere'yi diline dolayanlar, timsah gözyaşı döküp kan tacirliği yapanlar, millet ve vatan yolunda kaybolan canları ağızlarına dahi almaktan imtina etmektedir. Neredeyse şehit ve şühedayı anmamak amacıyla akılları durmakta, gözleri kapanmakta, vicdanları tatile çıkmaktadır.
Uludere'de ölenlerin ailelerine 123 bin lira tazminatı hemen yetiştirenler, şehidin, gazinin hakkını neyle ödeyecekler, yetim yavruların, dul kalan gelinlerin ve gözyaşlarına boğulan elleri öpülesi anaların, babaların yüzüne nasıl bakacaklardır? Gerçi nasıl olsa bu kafa yapısına göre şehit 'kelle', Uluderedekiler 'mağdur' ve hatta 'şehit', teröristler 'gerilla', terörist başı ise 'sayın' diyerek taltif görmektedir.''
İçişleri Bakanı Şahin'in Uludere açıklamaları
Bahçeli, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in Uludere olayına ilişkin açıklamalarına da değinerek, ''Bakınız bize göre açılım ve yıkım bakanından son derece başarılı performans gösteren mevcut İçişleri Bakanı, Uludere'de ölenler için 'PKK'nın figüranları' diyerek özre gerek olmadığını açıklıkla söylemiştir. AKP'nin içinden bu düşünceyi insani bulmayan zavallılar ise öncelikle kuruyan ve kararan kendi insaniyetlerine baksalar iyi edeceklerdir. Bu şahsiyetlerin, PKK'ya duydukları saygının ve gösterdikleri toleransın bir benzerini kendi bakanlarından sakınmaları çirkefliğin ve çifte standartlı bölücü bakışın ta kendisidir'' şeklinde konuştu.
''Bölücü terörü bırakarak İçişleri Bakanı ile uğraşmak PKK'nın değirmenine su taşımaktan farksızdır'' ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Uludere'ye giden Adalet ve Kalkınma Parti'li milletvekillerinin PKK'yla aynı üslubu takınmalarından rahatsız olmayan güruhun, İçişleri Bakanı'nın çıkışından gocunması neye ve kime hizmet ettiklerini açıkça kanıtlamıştır. Samimiyetle söylemek isterim ki söz konusu bakanın çıkışları yüreklere su serpmiş ve takdir toplamıştır.
Bizim açımızdan zaman zaman üslup hataları görülse bile Sayın İçişleri Bakanı görevini beklenen kadar olmasa da iyi niyetle yerine getirmektedir. Kaldı ki, Başbakan Erdoğan'ın dil sürçmeleri, üslup konusunda defalarca pot kıran sicili, kimsenin baş edemeyeceği kadar fazladır. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Uludere'de ölenler için 'özrün de ötesi bir durum var' diyerek kendi üzüntüsünü dile getirmiştir. Unutulmasın ki özrün ötesi olduğu gibi, ihanetin de ötesi bulunmaktadır. İçişleri Bakanı'nın açıklamalarından sonra, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu sınırı geçtiği ve aldığı millet emanetine leke sürdürdüğü ayan beyan netlik kazanmıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi, Uludere'de PKK'nın tuzağına düşmüş ve burada kapana sıkışmıştır.''
''Teksas'da bir miting yaparak...''
AK Parti'nin Uludere olayına başından beri çelişkili yaklaştığını savunan Bahçeli, ''Wall Street Journal Gazetesi'nin, Uludere'de meydana gelen ve 34 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan hava operasyonunun, ABD'nin verdiği istihbarat üzerine gerçekleştirildiğini bildirmesi Başbakan'ı bir hayli tedirgin etmiştir. Bunun üzerine bu gazete yayının, Amerika'daki seçimler sebebi ile Obama'nın iktidarını zora düşürme gayreti içerisinde olduğunu Başbakan Erdoğan yüzü kızarmadan ifade etmiştir'' diye konuştu.
''Bu pişkinliğin sonucunda kendisinin, ABD'deki seçim atmosferine ve propaganda ortamına Obama lehine müdahil olması şaşırtıcı olmayacaktır'' ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle konuştu:
''İşi buraya kadar getiren Sayın Başbakan'ın, bundan sonra, mesela Teksas'da bir miting yaparak Obama'nın Türkiye temsilcisi olduğunu tescil ve kayıt altına alması mümkün olabilecektir. Geldiğimiz bugün süreçte, Başbakan Erdoğan'dan beklentimiz Türk devletinin itibarını yıpratmaması ve sorumluluğunun gereğini yaparak elim Uludere hadisesini tüm yönleriyle kamuoyuna açıklamasıdır. Bundan korkmamalı ve çekinmemelidir.
Bu ülkede meşru olmayan yollardan para kazananlara, kaçakçılıkla uğraşanlara göz açtırmayacağını duyurmalı ve tavır göstermelidir. Nihayetinde sınır ötesinden gelen her kaçak mal, kurşun, mayın, bomba, havan topu, roketatar olarak Mehmetçiği ve polisimizi vurmaktadır.''
MEMUR ZAMLARI
Alan değil veren el olmakla övünen Başbakan memurun hakkını bile bile gasp etmekten çekinmemiştir.
Memurların yüzde 11’e ulaşan enflasyona ezdirilmemesi AKP’nin siyasi namus borcudur.
AKP’nin gaddarlığını ve sevimsizliğin memurumuz unutmayacaktır. Yeter ki memura zam verilsin namı AKP’de kalsın. Yeter ki memura zam verilsin gamı kaybolsun bunun şerefi de AKP’ye verilsin.
İnsan hakları azmanları, şeref mahrumları
Uludere konusunda sert mesajlar veren Bahçeli, İçişleri Bakanı'na da sahip çıktı