Araştırmalara göre, bezdiri uygulamalarına askerlik, polislik gibi üniformalı mesleklerde daha yaygın rastlanıyor.
Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı Hüseyin Gün, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, bezdiri uygulamalarının mesleklere göre değiştiğini, buna karşın Türkiye'de hemen hemen her iş yerinde görüldüğünü belirtti. Bezdirinin, en çok asker ve polis gibi üniformalı mesleklerde yaygın şekilde görüldüğünü anlatan Gün, özellikle askerler arasındaki katı askeri disiplin uygulamaların zaman zaman bezdiri şekline dönüştüğünü kaydetti. Bu uygulamaların askeri disiplin içerisinde algılandığını, ancak askeri disiplinden farklılık gösterdiğini ifade eden Gün, üniformalı mesleklerde şikayet ve müracaat kanallarının tıkalı olmasının buna etken olduğunu savundu. Hüseyin Gün, üniformalı mesleklerde üstlerin yazılı olmayan emirlerinin birer kanun gibi algılanmasının bezdiri uygulamalarına zemin hazırladığını dile getirdi.
Üniversitelerdeki akademik personel arasında da bezdiriye maruz kalma oranının oldukça yüksek olduğunu belirten Gün, öğretim üyeleri arasında yapılan araştırmalara göre, öğretim üyelerinin yüzde 82'sinin çalışma hayatı boyunca en az bir kez duygusal şiddet ve yıldırmaya maruz kaldıklarını ifade ettiğini söyledi. Hüseyin Gün, yapılan araştırmaların bezdirinin öğretmenler arasında da oldukça yaygın olduğunu ortaya çıkardığını, öğretmenlerde bu oranın yüzde 60'a vardığını kaydetti.
''EN ÇOK YÖNETİCİLER YAPIYOR''
Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı Gün, bezdirinin daha çok yöneticiler tarafından astlarına uygulandığını ifade etti. Eşitler arasındaki bezdirinin de hatırı sayılır düzeyde olduğunu belirten Gün, çok az bir oranda olsa bile astların da birleşerek üstlerine bezdiri uygulayabildiğini söyledi.
Bazı bezdiri uygulamalarının performans kriterleri baz alınarak yapıldığını anlatan Gün, belli bir zaman aralığında bir kişinin kapasitesini aşacak abartılmış, şişirilmiş hedefler verilerek bu hedeflerin yerine getirilmesi, aksi takdirde çalışanın çeşitli şekillerde zarar göreceğine yönelik tehditvari yaklaşımların bu kapsamdaki bezdiri uygulamaları içinde yer aldığını kaydetti. Bu tür bezdiriye daha çok bankalarda rastlandığını anlatan Gün, aslında bu şekilde bezdiri uygulayanların hem kendilerine hem de kurumlarına zarar verdiklerini belirtti. Gün, ''Kişi, fiziksel ya da zeka kapasitesinin dışında farklı şeylere zorlandığını hissettiğinde ve işten atılma gibi tehditvari davranışlarla karşılaşmaya başladığında bezdiri başlamış demektir. Zaman baskısı hisseden çalışanın eli ayağı birbirine karışır ve verimli olamaz'' dedi.
''ÇALIŞAN İLE KURUM ARASINDA BÜTÜNLEŞME SAĞLANMALI''
Verimliliğin, bezdiri uygulamalarına başvurmadan çok daha sağlıklı bir şekilde sağlanabileceğinin altını çizen Gün, şunları kaydetti:
''Sağlıklı ve kalıcı verimlik sağlamak için öncelikle personelin hedeflere ikna edilmesi gerekiyor. Çalışanın kuruma karşı aidiyet duygusu hissetmesini sağlamak çok önemlidir. Kişi ile kurum arasında bütünleşme sağlanmalıdır. Her alınan kararda çalışanların da katkısının olması lazım. Bunun aksine bir yaklaşım bugünkü modern şirket yönetimine aykırı düşecektir. Çalışan şirket hedeflerine inandırılır, şirketin bu hedeflere ulaşması halinde ücretinin ve kariyer imkanlarının artacağını, iş güvencesinin daha da güçleneceğini bilirse, o iş yerini bir başkasının değil, kendi iş yeri gibi hissederse patronun, verimliliği artırmak için hiç bir şey yapmasına gerek kalmaz. Kişiyi zorlayarak, dışlayarak, aşağılayarak, şirket politikalarını önde tutup, çalışanın fikirlerini yok sayarak ve önemsemeyerek zorba bir yöntemle yönetilen şirketin uzun süre başarılı olması mümkün değildir. Biliyorsunuz Türkiye'de bu tür şirketlerin ömrü 40 yılı geçmiyor.''
ÇOCUKLARDA AKRAN ZORBALIĞI
Derneğin faaliyetleri hakkında da bilgi veren Gün, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun alt komisyonu olan Mobbing Alt Komisyonu'na Ocak 2011'de, bezdirinin önlenmesine yönelik geniş bir rapor sunduklarını anlattı. Bu konuda çok olumlu dönüşler aldıklarını ifade eden Gün, Mart ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından, bezdirinin önlenmesine yönelik yayımlanan genelgenin de bu rapor doğrultusunda hazırlandığını söyledi.
Başbakanlık Etik Kurulu ile de ortak çalışma yürüttüklerini belirten Gün, bu kapsamda Etik Yönetmeliğinin 9. maddesine değişiklik yapılmasına karar verildiğini Etik Kurulu'nin talebi üzerine,yönetmeliğe bezdiri ile ilgili çok açıklayıcı ve önemli bir kaç fıkra eklediklerini kaydetti. Gün, bu yönetmelik değişikliğinin de kısa bir süre içerisine yürürlüğe gireceğini bildirdi.
Yapılan çalışmalar sonucunda Borçlar Kanunu'nda da bezdirinin net olarak açıklandığını anlatan Gün, bu değişikliğin de 2012 Temmuz'unda yürürlüğe gireceğini ifade etti.
Bunun dışında Etik Kurulu ile 2012 Ekim ayında sona erecek bir çalışma yürüttüklerini bildiren Gün, interaktif eğitimlerin, videoların ve tiyatro oyunlarının yer alacağı çalışmanın sadece yetişkinlere yönelik değil, ''ağaç yaşken eğilir'' mantığından hareketle çocukları da kapsayacağını söyledi. Bu çalışma kapsamında, çocukların okullarda akranlarına yaptıkları zorbalıkların da ele alınacağını belirten Gün, bu konuda okullarda çocukların kendilerinin rol alacağı tiyatro oyunları oynanacağını, bu şekilde hem çocuk hem veli hem de öğretmenlerde farkındalık oluşturulacağını kaydetti.
Bir çok çocuğun okulda yaşadıkları bu tür olayların çocukta önemli travmalara yol açtığını dile getiren Gün, çocukta meydana gelen hem psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkların çoğu zaman veliler tarafından fark edilemediğini söyledi. Bu travmaların çocukların tüm yaşamlarına etki ettiğini belirten Gün, bunların önüne geçmek için çalışma kapsamında, daha önce ABD'de 35 eyalette uygulanan ve çok başarılı olan ''Söz Veri Belgesi'' uygulamasını gerçekleştireceklerini ifade eden Gün, bu belgeyi imzalatacakları çocukların arkadaşlarına kötü söz söylemeyeceğine, zorbaca davranmayacağını ve benzeri kötü davranışlarda bulunmayacağına dair söz vermiş olacağını kaydetti.
Kaynak : haber7.com