İki sağduyulu açıklama
MHP lideri Bahçeli ile BDP lideri Demirtaş'ın grup toplantılarındaki konuşmaları Van'daki depremin ardından ortaya çıkan ırkçı söylemlere cevap niteliğinde...
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Van'da meydana gelen deprem felaketine değindi.
Deprem haberi duyulur duyulmaz Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz, Grup Başkanvekili Oktay Vural ve MYK üyesi Osman Durmuş'tan oluşan bir komisyonu bölgeye göndererek gerekli incelemeleri ve durum tespitini yaptırdıklarını anlatan Bahçeli, ''Böylesi bir günde ayrımcılığı körükleyerek 'ağlama sırası onlarda' gibi lanetlenmesi gereken yaklaşımları da büyük bir densizlik ve soysuzluk olarak gördüğümüzü söylemeliyim'' dedi.
Binaların umutların, sevinçlerin üzerine devrildiğini belirten Bahçeli, ''Van'da çöken yalnızca evler, işyerleri, yurtlar, yollar değildir. Vanlı kardeşlerimin hayalleri, beklentileri, sevdaları, arzuları da sarsıntılarla birlikte tahrip olmuştur. Millet vicdanı bu manzarayla birlikte bir kez daha kanamıştır'' diye konuştu.
İNSAN OLAN VE OLMAYAN
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın tamamını Van depremine ayırdı.
Van'da meydana gelen depremde enkaz altında bulunanların sağ salim çıkarılmasını dileyen Demirtaş, yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar temenni etti.
Aylardır yapılan en yoğun faaliyetin ''toplu cenaze törenleri'' olduğunu belirten Demirtaş, ''Türkü ile Kürdü ile acıları dindirmeye ve bu acılar vesilesiyle ortaya çıkan toplumsal kırılmaları önlemeye çalışıyoruz'' dedi.
''Türkiye'nin her yerinden kendi elleriyle hazırladıkları yardım kolilerini bir şekilde Van'a ulaştıran herkese buradan bir kere daha teşekkür etmek istiyorum'' diyen Demirtaş, şunları söyledi:
''Böylesi anlarda insanlar ikiye ayrılır: İnsan olanlar ve olmayanlar. İnsan duygusu içerisinde, kardeşlik ruhuyla dayanışma gösteren herkese minnet duygularımızı iletmek istiyorum. Bu ülkede barış, kardeşlik adına her ne inşa edeceksek işte o dayanışma duygusunu üzerine inşa etme dışında bir seçeneğimiz yok. Türkiye her türlü ırkçılığa rağmen bu tutumunu korumalıdır. Aslolan insani duygudur.
Bir tarafta Türkiye toplumunun önemli bir kesiminin dayanışma duygusu, bir taraftan da belki depremin yarattığı etki kadar ağır bir travma yaratan ırkçı anlayış, faşizan duruş ve söylemlerdir. Çok şükür ki bunlar toplumun geneline hakim değil. Hele hele anlı şanlı bazı televizyon programcılarının ki ırkçılık mezunu, faşizmde doktora yapan bu naylon oyuncaklar diliyorum ki bir daha televizyon kanallarında, gazetelerde bu düşünceleri vesilesiyle yer bulamayacaklardır.''