Kadı efendi, iki kadının da ısrarla "Bu çocuk benim" demesi karşısında çok radikal bir adalet uygulamaya karar verir.
Mübaşire seslenir:
-Oğlum bir büyük bıçak getir.
Bıçak getirilir. Kadı efendi bıçağı eline alır ve kadınlara seslenir:
-Başka çare kalmadı. İkiniz de "Anne benim" diyorsunuz. Şimdi bu çocuğu, ortasından ikiye böleceğim ve size paylaştıracağım.
Kadınlardan birisi sevinç çığlıkları atar. "Kesin ve paylaştırın" der, "Adalet yerini bulsun!"
Diğer kadın ise perişandır. Yalvarır Kadı efendiye:
"-Yapmayın bunu Kadı efendi" der, "Ben hakkımdan vazgeçtim yeter ki çocuğum canlı kalsın!"
Kadı kararını verir:
-Çocuk, kendi hakkından vazgeçmek pahasına çocuğun ikiye biçilmesine razı olmayan kadınındır. Gerçek anne odur.
Bu anekdotu Türkiye'nin sorunları karşısındaki yaklaşımlara baktığımda hatırlıyorum.
Diyorum ki, samimiyet olsa, sabır olsa, iyi niyet olsa ve sonuçta gerçek bir Türkiye sevgisi olsa, şu an yaşanmakta olan sancıların büyük kısmı ortadan kalkar.
Bazen şu noktalara geliyoruz değil mi:
-Ne yapacağız Kürtler, Türkler ayrışırsak? Türk anne Kürt babadan ya da Türk baba Kürt anneden doğan çocukları paylaşmak için ikiye mi parçalayacağız?
Bakın neler oluyor?
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Diyarbakır'a gitti, oradaki muhteşem Kutlu Doğum toplantısında, Kürtçe mevlit okudu.
Diyanet İşleri Başkanı şimdi doğuda, bölgenin din alimlerinden istifade ederek bir ilmi akademi oluşturmaya çalışıyor.
Bakın şimdi Diyanet İşleri Başkanı, İstanbul'da bir cemevini ziyaret ediyor, orada lokma yiyor.
Diyanet, Alevi-Bektaşi kültürünü dokuyan onlarca temel eseri, son derece güzel baskılarla yayınladı, kültürümüze yeniden kazandırdı.
Ne yapmalı bunları, elimizin tersiyle itip, "Bunların tamamı boş şeyler" mi demeli? "Ben illa çocuğun parçalanmasını ve yarısının bana verilmesini istiyorum" mu demeli?
Yiğidi öldür hakkını yeme denilmiş.
Başbakan Erdoğan, Doğu-Güneydoğu'daki sancıyı dindirmek için çırpınıyor.
Hakkâri'nin sokaklarına bakıp "İçim yanıyor" derken samimiyetinden kuşku duyulabilir mi?
Ben eminim, sokaklarda taş, molotofkokteyli atarak büyüyen çocuklar için de içi yanıyordur. Hayır, sadece onlar sokakları ateşe verdikleri için değil, eğitimden uzak kalan bu çocukların geleceği mahvolduğu için...
Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
(Ahmet Taşgetiren - Bugün)
Kaynak : haber7.com