-''BALYOZ PLANI'' DAVASI
-DURUŞMADA, TUTUKLU SANIKLAR EMİN KÜÇÜKKILIÇ
VE KASIM ERDEM'İN SAVUNMALARI TAMAMLANDI
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Küçükkılıç, ''Atılı suç, hakikaten atılmış üzerime. 8 aydır içerideyim. Bana ne görev verildiyse, daha önce katıldığım seminerlerdeki gibi, görevin icabını yaptım'' dedi.
Küçükkılıç'ın avukatı Mustafa Kavaklıoğlu da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunacaklarını, bunun için mahkemenin, duruşma salonunun fotoğrafları ile salonda kullanılan görüntü, kayıt sistemi ve mikrofonların teknik özelliklerini kendilerine vermesini istedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, bu talebin, salondan sorumlu olan Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına yapılması gerektiğini söyledi.
Diken ayrıca, duruşma salonundaki izleyicilerin oturduğu sıraların arkasında, elinde Türk Bayrağı ile oturan bir kişi olduğunu belirterek, ''Elinde Türk Bayrağı ile oturarak neyi anlatmak istiyor? Burada bulunan herkes Türk vatandaşı ve bayrağa saygılı'' dedi. Diken'in talimatı üzerine görevli bir askerin uyardığı bu kişinin bayrağı topladığı görüldü.
Üye hakim Ali Efendi Peksak da, Küçükkılıç'ın, NATO komutasındaki karargaha bağlı istihbarat şube müdürü olarak çalıştığını ifade ederek, ''Sunumunuz iç tehdit, doğal afetlerle ilgili çalışmaları kapsıyor. Doğal afetlerle ilgili bir birim varken, istihbarat alanındaki bir kişiye böyle bir görev verilmesi uygun mu?'' diye sordu. Küçükkılıç da verilen görev üzerine sunumu yaptığını söyledi.
Üye hakim Murat Üründü'nün, ''Savunmanızda, 'Piyango bana vurdu, sunumu ben yaptım' dediniz. İstihbarat alanında çalışmanızın bir etkisi oldu mu?'' sorusuna karşılık Küçükkılıç, NATO'ya bağlı çalıştıkları için harekat başkanlarının Albay Patton olduğunu, ancak albayın Amerikalı olduğu için böyle bir seminere katılamayacağını kaydetti.
Küçükkılıç, bu nedenle kendisinin seminere katılarak sunum yaptığını, sunumu için de bilgi topladığını anlattı.
Savcı Savaş Kırbaş da, Küçükkılıç'ın seminerdeki sunumundan, ''Görevden alınacak kamu görevlilerinin yerine mutlaka askeri personel getirileceği'' şeklindeki bölümü okudu. Küçükkılıç, kendi senaryosunun bu şekilde olduğunu, kendisine göre bu şekilde yazdığını kaydetti.
Kırbaş, Küçükkılıç'a, sunumunda ''Potansiyel tehdit olacak şahısların gözaltına alınacaklarını'' ifade ettiğini belirterek, ''Hukukta böyle bir şey yok. Bir şey yapmamış. Potansiyel, kişiden kişiye göre değişir'' dedi.
Küçükkılıç'ın, ''Birden fazla kişi aynı konu hakkında çözümler getiriyor. Bunlar da tartışılıyor'' sözlerine karşılık Kırbaş, ''Potansiyel tehdit bana Guantanamo'yu hatırlattı. Siz de 'Bu sunumu yapmazsam fırça yerdim' dediniz'' diye konuştu.
Küçükkılıç, ''Görev geldi, gittim. 2010'da 'Gel bakayım' (Balyoz Planı davası) denilince, bu görevlendirmenin pek de hayırlı olmadığını gördüm'' ifadesini kullandı.
Tutuklu sanıklardan Kasım Erdem de savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Duruşma yarına ertelendi.
-BİLİRKİŞİ RAPORU-
Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı Hava Kuvvetleri Komutanlığının, Gölcük Donanma Komutanlığında 6 Aralık 2010'da yapılan aramada bulunan ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile ilgili hususları içerdiği iddia edilen dosyaları inceleyen bilirkişi heyetinin raporu da mahkemeye ulaştı.
Raporda, 5 nolu hard disk içerisinde ''Oraj Hava Harekat'' adı altında bulunmuş 42 adet dosyaya ilişkin Hava Kuvvetleri Komutanlığının yürüttüğü idari soruşturma kapsamında bilirkişi incelemesi yapıldığı kaydedildi.
Raporun sonuç ve değerlendirme bölümünde, 6 uzman tarafından gerçekleştirilen incelemede personel, teknik analiz ve içerik itibariyle değerlendirme yapıldığı kaydedildi.
Personel açısından yapılan incelemede, dava konusu planın yapılanmasında yer aldığı iddia edilen personelin büyük bir kısmının dosyalarının 3-6 Şubat 2003 tarihlerinde bilgisayar ortamında oluşturulduğu görüntüsü verildiği ifade edilerek, şöyle denildi:
''30 Ağustos 2003 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığını üstlenecek bir pozisyonda görev yapan Halil İbrahim Fırtına'nın bu göreve gelmesinden 7 ay önce selefi Orgeneral Cumhur Asparuk'un tesirsiz hale getirilmesini kapsayan illegal bir yapılanmanın öncülüğünü üstleniyor olması akla ters bir muhakemedir.''
-İÇERİK ANALİZİ-
Belgelerin teknik incelemesinde ise ''İhtimalat planı'' , ''Özel flo eğitim.doc'' ve ''Kapak.doc'' gibi dosyaların sayfa düzenlerindeki teknik benzerliklerin 10 ile 14 noktada birebir örtüşmesinin, dosyaların bir veya birkaç bilgisayardan manipülatif üretildikleri şüphesini kuvvetle yarattığı kaydedildi.
İçerik açısından yapılan incelemeye göre de, dokümanlar arasında yer alan yazı, direktif, plan ve eklerinin hiçbir sayfasında ıslak imza bulunmadığı belirtilerek, ıslak imza bulunmayan elektronik ortamda hazırlanmış verilerin hukuki delil niteliği taşımadığı anlatıldı.
İncelenen dokümanlarda en basit bir askeri yazıda bile yapılamayacak kural ve yazışma hatalarının yer aldığı dile getirilen raporda, anlam ve kavram bütünlüğünün olmadığına, yazının tanımlanması ve kayıt altına alınması için şart kriterlerden biri olan ''dosya numarasının'' da plana ilişin yazışmaların hiçbirinde bulunmadığına işaret edildi.
Yazılarda tarih kısmının konunun bulunduğu satıra konulduğu, bunun normalde dosya numarasının satırına yazılması gerektiği anlatılarak, böyle basit bir hatanın yapılmasından ''yazıların aynı kişi ya da kişilerce yazıldığı anlamının çıkarılabileceği'' kaydedildi.
Raporun sonuç bölümünde de ''Her yönüyle hatalı ve tutarsız söz konusu yazılarda, seçilmiş bir kısım komutan ve personelin, sözde görevler verilerek veya yazı içerisinde ve ekinde isimleri veya imza blokları yer almak suretiyle vazifesiyle bağdaşmayan ve başarması imkansız görevler verilmek suretiyle, hayal ürünü bir yapılanma içine çekildiği değerlendirilmiştir'' ifadesine yer verildi.
Kaynak : haber7.com