Yüzlerce yıldır ayakta kalan tarihi yapıların temellerinde deprem sönümleme sistemlerinin uygulandığı belirlendi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. yayınları arasında yer alan ''1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi''nin 11. sayısında, deprem izolatör sistemi ''Orthostat'' tüm yönleriyle ele alındı.
Jeoloji uzmanı Ali Bayraktar tarafından kaleme alınan ''Tarihi Yapı Temellerinde Uygulanan Deprem Sönümleme Sistemleri'' başlıklı yazıda, Anadolu yapı medeniyetlerini araştıran arkeologların araştırmaları çerçevesinde ''tarihi yapılarda, taşıyıcı beden duvarlarının altına isabet eden temel duvar kısımların tabaka tabaka, harç kullanılmadan kırık taşlarla örüldüğünü, böylelikle tabandan gelen deprem yüklerinin, yapının üst katmanlarına geçmesine engel olan sisteminin keşfedildiğini'' belirledikleri kaydedildi.
Yazıda, arkeologların ''Orthostat Taş Döşeği Sistemi'' adını verdikleri bu uygulamanın görüldüğü yapılar arasında Kabe, Agustus Tapınağı, Ayasofya Müzesi ve Süleymaniye Camisi'nin de yer aldığı ifade edildi.
Hazreti İbrahim'in kurtuluşu anlatıldı
Hazreti İbrahim'in ateşe atılma hikayesinin de ele alındığı yazıda, ateşin ortasına açılan su kuyusundan yükselen buharla ateşin sönmesi ve Hazreti İbrahim'in kurtuluşu bilimsel olarak anlatıldı.
Yazıda, ''Kendisi için hazırlanan devasa ateşten kurtulan Hazreti İbrahim, gördüğü rüya üzerine Mekke'ye yola çıkar. Düşünde bildirilen su kuyusunun üstü açılır ve böylece Kabe'nin ilk yapılan temel taşlarına ulaşılır. Hazreti İbrahim, kırık taşlardan oluşturduğu temelle bugün bile kullanılan Allah'ın ilk mabedini yapar'' denildi.
Hazreti İbrahim'in yapı sanatının Anadolu'da 500 yıl tüm deprem bölgelerinde uygulandıktan sonra unutulduğu ifade edilen yazıda, bu döneme ait hiçbir yapının günümüze kadar ulaşamamış olmasını arkeologların bu asırları Anadolu mimarlık tarihinin kara yılları olarak nitelendirdikleri kaydedildi.
M.Ö. 900 yılında bu sistemin yeniden bulunduğu ve tüm deprem bölgelerinde tekrar uygulanmasıyla mimarlık tarihinin tekrar yazıldığı kaydedilen yazıda, bu tekniğin en bilinen ve görülen uygulamasının İstanbul Sultanahmet Meydanı'ndaki Dikili Taş'ın temeli olduğu, M.S. 390 yılında dikildiği bilinen tek parça granit taşın, İstanbul'un önemli depremlerinde bile yerinden santim oynamadığı vurgulandı.
Anadolu yapı mühendisliğinin temelini oluşturan ve Osmanlı yapı standartlarına şekil veren bu keşfin, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ile unutulduğu belirtilen yazıda, modern deprem yapı mühendisliğinin eskinin buluşlarından ve tecrübelerinden yoksun, tarihi geçmişi olmayan bir bilim olarak yürütüldüğü görüşüne yer verildi.
AA