Güneşi teninizde hissederken, serin bir meltemle ferahlayabilmek, dilediğiniz an denize girebilmek, onlarca değişik koyu, kıyıyı, manzarayı bir arada görebilmek, balığın en güzelini yemek, çam ormanlarının ve denizin kokusunu soluyarak, yıldızların altında dalga sesleriyle uyuyabilmek… Bütün bunlar ve çok daha fazlası bir araya gelerek ‘mavi yolculuk’ kavramını oluşturuyor. Bir tekneye atlayıp, özgürce dilediği yerde denize girmek, her an her istediği yerde demir atarken, modern hayatın tüm zincirlerinden kurtulabilmek, suni ışıklarla bölünmemiş bir gökyüzünü tüm canlılığıyla seyredebilmek… Çok değil yaklaşık 20 yıl önce bütün bunlar, sadece ‘çok zenginler’in yaşayabileceği ayrıcalıklar olarak görülürdü. Tıpkı, 5 yıldızlı bir otelde tatil yapmak, tıpkı bir turla Avrupa seyahatine çıkıp, alışveriş yapmak gibi… Türkiye’de turizm sektörü hızla gelişirken, Avrupa tatilleri de 5 yıldızlı oteller de ucuzladı, neredeyse herkes için mümkün hale geldi. Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde yatçılık ve deniz turizmi de yerinde saymadı, hızla ilerledi. Bodrum, Marmaris ve Tuzla Tersaneleri’nde yapılan ultra lüks yatlar, guletler dünyanın en ünlü zenginlerine satılırken, pek çok firma kiralık yat hizmetini uygun fiyat ve yüksek kalite garantisiyle vermeye başladı. Mavi yolculuk Türkiye’nin hızla gelişen yeni turizm trendlerinden biri haline geldi. Peki bu keyifli tatil alternatifi ne zaman ortaya çıktı? Mavi tur kavramı ilk kim tarafından ortaya atıldı? Kimler, ne için tatillerini deniz üzerine taşıyor? Mavi yolculuğunuzun güzel geçmesi için nelere dikkat edilmeli ve en uygun rotalar hangileri?
CEVAT ŞAKİR'İN GÖKOVASI
Mavi yolculuk tanımı, Akdeniz kıyılarımızın güzelliğini en şairane biçimde aktaran isimlerden birine, Cevat Şakir Kabaağaçlı nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı’na ait. Hikaye 1960’larda başlıyor. Bodrum’a sürgüne gönderilen Kabaağaçlı, bir balıkçıdan kiraladığı ‘Yatağan’ isimli tekne ile Gökova kıyılarını dolaşmaya başlar. Gördüğü güzellikler ona ilham verir. Kimi zaman kıyıları yazar, kimi zaman gördüğü binlerce yıllık tarihi mirası… Cevat Şakir, Bodrum ve kıyılarını şu sözlerle anlatıyor: ”Gökova Körfezi 45 deniz mili içerlere doğru uzanır. Orası Nice’e, Monte Carlo’ya, Dalmaçya kıyılarına taş çıkartır. Her ufak koyu, kokulu ağaçlarla çevrili bir zümrüt parçasıdır. Denizlerinde uçan balıklar vardır. Dağlarında her biri 18 bin portakal veren portakal ağaçları yükselir. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan ‘buhur’ ormanları buradadır. Bin 100 metreden denize tepe takla inen uçurumlar mı istersiniz, irili ufaklı ada kümeleri mi istersiniz? Ne isterseniz vardır burada.’ İtalya’yı gör de öl’ derler. Yok a canım; Bodrum’u gör ve yaşa. Kıyısı zümrüt fıskiyeler gibi hurmaların arasındaki küçük lokantalarla noktalanmıştır. Bura aşçıları mitolojik suratlı orfoz, skaros ve başka balıkları pişirmekte ustalar ustasıdırlar. Hele bir ahtapot pilavı pişirsinler, pilavı gören midye dolmaları utançtan kıpkırmızı kesilirler.
Cevat Şakir’in Bodrum kıyılarını tasviri, dönemin entelektüelleri arasında hızla yayılır ve böylece ilk mavi yolculuk şekillenmeye başlar… Sabahattin ve Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Ali, Fuat Ömer Keskinoğlu gibi aydın ve sanatçılar Cevat Şakir ile birlikte ‘Macera’ isimli bir tekne kiralayıp gezdiklerini, gördüklerini ve yaşadıklarını yazmaya başlar. 1962’ye gelindiğinde ise Bodrum-Gökova Körfezi arasındaki deniz yolu en popüler rota haline gelir. Rüzgardan ve dalgalardan korunaklı rota boyunca yemyeşil ormanlara sırtını yaslayan dağları, birbirinden güzel adacıkları, mağaraları gören yazarlar ve şairler bu ilham verici yolculuktan vazgeçmez. Bir grup aydının başlattığı akım, kopartıldığı doğasıyla yakınlaşmak isteyen insanların tercih ettiği bir tatil biçimine dönüştü. 1980’li yıllarda Türkiye’de başlayan değişim rüzgarları, yat imalatına da sirayet etti. Yatçılık ve yat imalatı hızla gelişti.
1990’lardan itibaren ise, Türkiye’deki tersaneler dünyanın en zengin insanları için ultra lüks guletler, yatlar üreten bir merkez halini aldı. Bodrum ve Marmaris marinaları, her yaz kraliyet ailelerini, dünya jet sosyetesi üyelerini ağırlamaya başladı. Her bütçeye uygun tatil seçenekleri sunan yatçılık firmaları sayesinde de, deniz üzerinde tatil bir lüks olmaktan çıktı. Artık isteyen herkes arkadaşları ve dostlarıyla bir araya gelerek, 14-16 kişilik yatlar kiralayıp tatil konforunu denizin üzerine taşımaya başladı. Tabii ki, mavi yolculuk da diğer tüm tatiller gibi dikkatli programlanıp, güvenilir şirketlerin rehberliğinde yapılırsa unutulmaz bir tatile dönüşüyor. Aksi takdirde küçük hayal kırıklıkları yaşamak mümkün. Daha önce hiç mavi yolculuğa çıkmadıysanız, bazı hususlara dikkat etmelisiniz…
Kaynak: Türsab Dergisi Ağustos sayısı
Dalgalar üstünde müthiş keyif!
Eşiniz, çocuklarınız ve en yakın dostlarınızla birlikte, kimsenin sizi rahatsız edemeyeceği bir tatil düşünün...