Suriye Halkıyla Dayanışma Platformunun, İstanbul'da düzenlediği basın toplantısına, Suriye Müslüman Kardeşler Örgütü Genel Başkanı Riyad Şükfa ve Siyasi Büro Şefi ve Suriye Ulusal Konseyi İcra Kurulu üyesi Muhammed Faruk Tayfur katıldı.
Türkiye ve Ürdün'e özel teşekkür
Toplantıda ilk sözü alan Riyad Şükfa, Türkiye ve Ürdün'e, Suriyeli mültecilere kucak açtıkları için özellikle teşekkür ettiğini belirtti. Şükfa, mülteciler konusunda aynı tutumu Lübnan'dan da beklediklerini, bu ülkeye Suriyeli mültecilere yabancı gibi davranmayı bırakması çağrısında bulundu.
Şükfa, Suriye'de bugün yaşanan olayların yeni olmadığını, Esad ailesi yönetiminin bu uygulamaları yıllardır sürdürdüğünü, 1980'lerdeki Halep, Hama katliamlarının buna örnek teşkil ettiğini söyledi.
Dünya kamuoyunun Suriye'deki olaylara gösterdiği tepkiyi yeterli bulmadığını belirten Şükfa, Libya lideri Kaddafi'nin öldürülmesiyle ayağa kalkan çevrelerin, Suriye'de binlerce insan öldürülürken sessiz kaldığını söyledi.
Türkiye bölge için demokrasi anlamına geliyor
Kendilerinin ve bütün Suriye halkının, Türk Konsolosluğuna ve bayrağına yapılan saldırıları kınadığını söyleyen Şükfa, Türkiye'nin bölgeleri için demokrasiyi temsil ettiğinin altını çizdi.
Şükfa, Suriye'deki çatışmanın, özgürlüklerini isteyen halk ile zulüm sistemi arasında yaşandığını, zalim rejiminin sonunun yaklaştığını söyledi.
Suriye'de muhalefetin, bütün kesimleri bir araya getirdiğini ifade eden Şükfa, özgürlük, adalet ve eşitlik zemininde tamamen sivil bir hükümet kurulmasını amaçladıklarını vurguladı.
Suriye'de rejimin, halkı, Müslüman Kardeşler Örgütü'nden korkutmaya çalıştığını, halbu ki kendilerinin Suriye'deki bütün halklar için özgürlükten yana olduğunu belirten Şükfa, yeni dönemde, vatandaşlık temelinde, eşitliğe dayalı bir yönetim kurulacağını, din, dil, mezhep farkı gözetilmeden eşit katılım sağlanacağını söyledi.
''Özgürlük Esad rejiminin sonu olur''
Esad rejiminin özgürlüklere hiçbir zaman izin vermeyeceğini, çünkü bunun o rejimin sonu anlamına geleceğini kaydeden Şükfa, Esad'ın Arap Birliği kararlarına uyacağını söyleyip uymamasının da bunu gösterdiğini söyledi.
Esad rejiminin geçtiğimiz günlerde 30 bin mavi takım elbise sipariş ettiğini bildiren Şükfa, mavi takım elbiselerin rejimin paramiliter gücü olan Şebiha Kuvvetleri için ısmarlandığını, ülkede başta konsolosluklara yapılanlar olmak üzere, birçok saldırının failinin de Şebiha Kuvvetleri olduğunu iddia etti.
Riyad Şükfa, Suriye'de her geçen gün daha çok kan aktığını, rejimin artık, halkın kendisini istemediğini anlayıp iktidarı halka devretmesi gerektiğini söyledi.
Çok sesli, demokratik ve sivil hükümet
Suriye Müslüman Kardeşler Örgütü Siyasi Büro Şefi ve Suriye Ulusal Konseyi İcra Kurulu üyesi Muhammed Faruk Tayfur da yaptığı konuşmada, amaçlarının, Suriye'de demokratik, açık ve insan haklarına saygılı bir düzen kurulması olduğunu vurguladı. Tayfur, Suriye'de yaşananları, ''devrim'' olarak nitelediği konuşmasında, dış destek iddialarını reddetti ve hareketin tamamen ulusal olduğunun altını çizdi. Tayfur, rejime karşı verilen mücadelede bütün etnik unsurların, dinlerin ve mezheplerin yer aldığını söyledi.
Suriye'deki devrimin tamamen barışçıl olduğunu, şiddeti tasvip etmediklerini kaydeden Tayfur, bununla birlikte mevcut rejimin Suriye'deki halkları iç savaşa sürüklemeye çalıştığını söyledi.
Tayfur, Suriye'de çok sesli, demokratik ve sivil bir düzeni hedeflediklerini ve Türkiye'yi örnek aldıklarını açıkladı.
''Suriye halkı Batı'dan değil, Türkiye'den gelecek dış müdahaleyi kabul eder''
Türkiye'den Suriye'ye giden uçaklar için hava sahasını kapatmasının istenilip istenilmediğinin sorulması üzerine Muhammed Faruk Tayfur, gerçekleştirilen görüşmelerde Suriye'de bugün akmakta olan kanın durmasını sağlayabilecek bütün önlemlerin gündeme getirildiğini söyledi.
Tayfur, Suriye'ye bir dış müdahalenin gündemde olup olmadığının sorulması üzerine ise Suriye'nin, Libya'yla karıştırılmaması gerektiğini, iki ülkenin durumlarının farklı olduğunu, herhangi bir dış müdahalelerin ülkelerin altyapısını yok ettiğini, bu nedenle dış müdahale taleplerinin olmadığını kaydetti. Faruk, ancak hiç temenni etmemelerine rağmen, bir dış müdahale olması durumunda da bunun sorumluluğunun kendi halkını öldüren rejime ait olacağını söyledi.
Aynı soruya yanıt veren Riyad Şükfa ise dış müdahalenin bir zorunluluk haline gelmesi durumunda, Suriye halkının, Batı'dan değil, Türkiye'den gelecek bir müdahaleyi kabul edebileceğini söyledi.
Suriye'de rejim güçleriyle silahlı çatışmaya giren Suriye Özgür Ordusuyla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Riya Şükfa, ülkedeki devrimin, temelde barışçıl olduğunun altını çizdi, ancak ordunun sivil halka müdahalesine itiraz ederek, ordudan ayrılan askerlerin rejimle silahlı çatışmaya girdiklerini doğruladı. Şükfa, bu güçlerin, rejime ait istihbarat merkezine saldırdıklarını da kabul etti.
''Türkiye tecrübesi örneğimiz''
Esad rejiminin devrilmesi halinde ülkede kurulacak yönetimin, dine dayalı olup olmayacağının sorulması üzerine Şükfa, yeni düzende, dine referans veren düzenlemelerin yer alabileceğini, ancak temelde herkesi kucaklayan adalet, özgürlük ve eşitlik ilkelerine göre bir yönetim hedeflediklerini söyledi. Şükfa, Türkiye tecrübesinin bütün Suriye halkının beğenisini kazandığını söyledi.
'İran ve İsrail Esad rejimine destek veriyor'''
İran'ın Suriye'de yaşanan olaylara müdahalesinin olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Tayfur ''İran, Hizbullah ve Irak'tan bazı unsurlar, maalesef Suriye'deki zalim rejimi destekliyor. İran, Suriye rejimine teknik ve insan desteği sağlıyor. Hizbullah da öyle'' dedi.
Aynı soruya yanıt veren Şükfa ise ''İran ile ABD'nin ilişkisi iki yönlüdür. İki ülke basın önünde düşman gibidirler, ama Afganistan ve Irak'ın işgali sürecinde gördük ki aslında masa altında iş birliği de yapmaktadırlar'' şeklinde konuştu.
Tayfur, Beşar Esad'ın işadamı dayısı Rami Makluf'un ''İsrail'in güvenliği, Suriye'nin güvenliğinden geçer'' şeklinde bir açıklama yaptığını hatırlatarak, İsrail'in de Suriye'deki devrimde aslında Esad rejiminden yana olduğunu söyledi.
''Devrimin dış destekli olduğu doğru değildir''
Suriye'de rejime karşı ayaklanan güçlerin, dış destek aldıkları yönündeki spekülasyonlar ile ilgili olarak da Muhammed Faruk Tayfur, ''Suriye, jeopolitik konumu dolayısıyla uzun yıllardır bir çatışma alanı olmuştur. Ancak, devrimin dış destekli olduğu doğru değildir. Burada 40 yıl iktidarda kalan zalim bir aileden söz ediyoruz. Basın, Suriye'de sadece buz dağının ucunu gösteriyor. 4 bin ölüden söz ediliyor. Halbu ki ölü sayısı, 10 binden fazladır. 15 binden fazla insan kayıptır. Suriye'de 100 bin siyasi tutuklu vardır. İnsanların, ABD'den veya başka bir yerden para alarak canlarını ortaya koyduklarını ileri sürmek saçmadır, doğru değildir'' şeklinde konuştu.
''Sıfır problemli Suriye''
Suriye'de Esad sonrasında kurmayı hedefledikleri yeni yönetimin, ülkedeki PKK unsurlarını Türkiye'ye iade edip etmeyeceğinin sorulması üzerine Tayfur, amaçlarının, demokratik ve dışa açık bir Suriye kurmak olduğunu, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun tabiriyle, ''sıfır problemli bir Suriye'' hedeflediklerini söyledi. Tayfur, ''Aramızı bozmaya dönük faaliyetlere izin vermeyeceğiz'' dedi.
Tayfur, Suriye'de Kürtler'in de varlığına dikkati çekerken, ''Biz yönetime geldiğimizde, Kürtler'e, Suriye'nin birliği için sosyal ve kültürel haklarını verecek bir açılıma gideceğiz'' şeklinde konuştu.
AA