Dünya:
31 NUMARALI REKLAM ALANI
Restin şifreleri!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Kıbrıs ziyareti öncesinde adanın durumu, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB dönem başkanlığı ve Gazze ile ilgili sert açıklamaları flaş haber olarak gündeme oturdu.

Peki Erdoğan bu açıklamaları neden şimdi, neden bu kadar sert ve net mesajlar halinde yaptı? Erdoğan'ın ve öncesinde Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun "AB ile ilişkileri dondurma" açıklamaları, Erdoğan'ın Gazze'ye ziyaret sinyali vermesi, dış politikada bir şahinleşme işareti mi? Yoksa Türkiye tüm kozları eline mi geçirdi?

HABERTURK.COM Dış Haberler Servisi, uluslararası siyaset uzmanlarına Başbakan'ın açıklamalarını sordu. İşte Erdoğan'ın yaptığı sert açıklamanın şifreleri

CEYDA KARAN/Habertürk TV Dış Haberler Müdürü
"TAM ZAMANINDA REST"
Başbakan'ın açıklamaları zamanlama olarak değerlendirilirse tam zamanında yapılmış açıklamalar. Bu rest tam zamanında çekiliyor. 2012'nin Temmuz'unda Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, tamamen yasa dışı bir şekilde, AB Dönem Başkanı olmasından önce böyle bir restin zamanı gelmişti de geçiyordu bile.
Erdoğan'ın Gazze açıklaması da İsrail'e alenen rest. Temmuz sonunda (27 Temmuz 2011) Birleşmiş Milletler'in yayınlayacağı Mavi Marmara raporu öncesinde özür dilenmesi ve kesinlikle tazminat ödenmesi gibi bir talep açıkça tekrar hatırlatıldı.
Eğer özür olmazsa İsrail, Gazze'ye Mısır sınırından geçecek bir Başbakan ile karşı karşıya kalacak. O zaman da bu sorunu nasıl çözeceğine artık kendisi karar verecek.
Aslında bu sert açıklamalar belki Batılılar ve gelişmeleri Batılılar'dan takip edenler dış politikada bir "şahinleşme" gözüyle bakabilir. Fakat bizim için durum hiç de öyle değil.

Türkiye daha önce dış politikadaki rakiplerinin elinde olan kozları ele geçirdi ve elinde bulunan her türlü dış politika kozunu kullanıyor.
Kıbrıs meselesinde de Erdoğan topu taca attı. Bu konuda da artık bundan sonrasını Avrupa Birliği kendisi düşünecek.
Düşünün ki bugüne kadar Avrupa Birliği ile Türkiye arasında üyelik müzakerelerinde kaç müzakere başlığı açıldı. Kaç müzakere başlığı ise Kıbrıs nedeniyle açılamadı. Halbuki adada Türk kesimi Annan Planı'na evet demiş, Rum kesimi hayır demişti. Buna rağmen Rum Kesimi Avrupa Birliği'ne alındı.


CENGİZ AKTAR/Uluslararası Siyaset Bilimci
"YIL SONUNDA YENİ BİR KIBRIS GÖREBİLİRİZ"
Doğu Akdeniz kaynıyor. Suriye, Mısır, Lübnan ne olacak belli değil. İsrail hiçbir şey yokmuş gibi havalara bakıyor. Bir de Kıbrıs'ta ortalık karışırsa o zaman bu, zaten kaynamakta olan Akdeniz'e iyice tüy diker.
Bu nedenle adada ortaya çıkan çözüm iradesini sonuna kadar götürmek çok önemli.
 
Kıbrıs'taki bu son patlama, ki buna her şerden bir hayır doğar diyerek bakarsak eğer, Güney'in içinde bulunduğu zor durum belki çözümü kolaylaştırabilir. Çünkü hükümetin ne olacağı hakikaten belli değil. Biliyorsunuz Dışişleri Bakanı istifa etti. Yani bütün bunları altalta koyduğunuzda, Başbakan'ın sert retoriğini de bir kenara koyduğumuzda ortaya bu yıl sonunda ve önümüzdeki yılın başında farklı bir Kıbrıs çıkabilir.
Biliyorsunuz adada yeniden bir referandumdan (BM Genel Sekreteri söyledi) ve artı bir uluslararası konferanstan bahsediliyor. İnşallah bu şekilde devam eder süreç. Çünkü Avrupa Birliği sürecimizin önünü açacak bir gelişme olur bu. Artık şu limanı mı açacağız, yok doğrudan ticaret tüzüğü mü olacak bütün bunlar devre dışı kalacaktır. Çünkü adada bir çözüm ve yeni bir devlet çıkacaktır ortaya.

 

Soli Özel/Habertürk Dış Haberler Müdürü

"TÜRKİYE KIRMIZI ÇİZGİSİNİ ÇEKTİ"
"Dışişleri Bakanı 'ilişkiler donabilir' Başbakan ise 'ilişkileri donduruz' dedi. Bunlar aslında çok farklı, birisi daha esnek, daha nüanslı, Başbakan'ın konuşması ise daha katı, ama Davutoğlu'nun çizdiği çerçevenin dışına da çıkılmamış" diyen Soli Özel, "Fakat gene de bi anda celallenme durumu var. Ancak içerikte Türkiye'nin öyle pek çok şeyden vazgeçtiğine ya da oralarda rota değiştirildiğine dair bir işaret yok. Hatta tam tersi geçen haftalarda Avrupa Birliği'ne olan bağlılık tekrarlanmış, ABD Dışişleri Bakanı ile konuşulmuş, CIA'in yeni başkanı Türkiye'ye gelmiş..." dedi.

Güney Kıbrıs'ın sırası geldiğinde AB dönem başkanı olacağını, olursa diye bir durumun olmadığını belirten Özel, bu durumda AB ile köprüleri atmak gibi bir şeyin de söz konusu olmayacağını ifade etti. Özel şöyle devam etti:

"Denilmek istenen şudur. Biz tanımıyoruz, biz Kıbrıs'ın tümünü temsil etmelerini kabul etmiyoruz. Başkanlık yaptıkları dönemde çok fazla ilişki kurmayız."

Bir yıldır fasıl açılmadı zaten. En fazla bir 6 ay daha fasıl açılmaz. Ama tabii ki sıkıntı olur. Bu işin bir de soykası var. Çünkü 18 ay kadar AB soykasında olacaklar. Bu süreçte AB ile ilişkiler çok sıkıntılı geçer.

Anladığım kadarıyla Türkiye, Kıbrıs işinin yaratmış olduğu ipoteğin bitirilmesini istiyor. Sert ifadelerle şok taktikleri uyguluyor. Tabii bu nerede işe yarar göreceğiz. Şu andaki durum bu. Ama dediğim gibi Eroğlu'nun toprakla konuşuruz lafından dönüldüğüne dair emare yok, Başbakan da Güzelyurt'u alamazlar, çekilmeyiz ordan diyor. Bu rota da yeni. Bu da tabii ortalığı dağıtacaktır biraz.

Türkiye aslında bu işi BM'nin çözmesi için olabilecekleri gösteriyor. BM'nin Ekim ayında son koymuş olduğu tarih sınırına kadar bu işlerin çözümüne yönelik bir gelişme kaydedilmediyse ve BM bu işten vaz geçerse 'ben kardeşim bu işi sadece AB ile çözmem, AB de benim Kıbrıs'ın başkanlığını yiyeceğimi düşünüyorsa, ben bunu yemeyeceğim' demiş oluyor. Aşağı yukarı 1 yıl önceden Türkiye, kendi açısından neyin olmayacağını gösteriyor. Bundan sonra diplomasi ve kamuoyu bir yana bu veriler üzerinden, herkes ne kadar adım öne atacak, atabilecek mi, atamayacak mı, onu göreceğiz gibime geliyor" 

Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

Avrupa da İnsan Hakları İhlalleri Hızla Artıyor..
Amerika merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa da siyasetin hızla sağa kaydığını tespit etti....

Haberi Oku